Tam da Akşehir Otogarı’nın önünde Nasreddin Hoca Karakaçan’ın yanında biraz ötede ise Çömezi duruyor.
Çömez Nasreddin Hoca’nın yanına gelerek;
-Hocam, buyrun! Dedi. Dünyadaki eşeklerin en güzeli Karakaçan, emrinizdedir.
Nasreddin Hoca yetmiş yaşlarında olmasına rağmen hala dinç, Çömez”i ise Nasreddin Hoca’ya göre çok gençti.
-Çömez, dedi, Karakaçan hazır mı?
-Hazır olmaz mı? Dedi. Yeryüzündeki eşeklerin en güzeli. Siz de biliyorsunuz ya huysuzluğu tutuyor.
Nasreddin Hoca Çömez’in de yardımıyla zor da olsa Karakaçan’a binmişti.
Nasreddin Hoca:
-Akşehir surlarına ne kadar mesafedeyiz?
-Karakaçanla mı yoksa yayan mı?
-Altımızda Karakaçan var?
-Ya ben?
-Sen de yanım sıra yürüyeceksin? De hele!
-Yayan beş saat, Karakaçanla on beş saat!
Hoca Karakaçan’ın üzerinde gülerek;
-Huysuzluğu tutmazsa bu Karakaçan ile bir saate kalmaz Akşehir’e gireriz. Haydi Bismillah ! dedi
Otogarın içi araçlarla doluydu. Doğruyu söylemek gerekirse biri giriyor biri çıkıyordu.
Nasreddin Hoca Karakaçan’a binmişti.
Nasreddin Hoca şaşkınlık içerisinde;
-Ne yandan gideceğiz Çömez?! Dedi.
Karakaçan’ın yanındaki Çömez;
-Hocam bu yandan!
Nasreddin Hoca;
-Çömez ben Akşehirliyim. Dedi. Bu yol Doğrugöz’e gitmez mi?
Çömez;
-Evet ! Evet ama ilerde sola dönüşte Isparta yolunda, sağ sapaktan Akşehir Sanayisi yolu var, Oradan Akşehir ‘e gideceksin,,,Eğer ki sanayiye dönmezsen, Isparta’ya kadar gidersin!
Nasreddin Hoca: Daha yakın bir yol yok mu? Eski Garajın oradan gitsek.
-Hocam Eski Garaj yıkıldı.
-Garaj yıkıldı mı? Neden?
-Ben ne bileyim? Sen Akşehir’in Hocası değil misin? Sen bilirsin?
-Bilemedim evlat dedi, herhalde bir bildikleri vardır.
Nasreddin Hoca: İyi de Çömez bu Akşehirliler arabalarıyla neden ters yoldan gidip sol yola doğru sapıyorlar?
Çömez: Orası kısa yol da ondan…Oradan saparak Umut Merkezinin oradan Akşehir’e gidersin. Kestirme.
Nasreddin Hoca: Akşehirli torunlarım çok uyanık vesselam, diyor. Nasreddin Hoca ve Çömez’i de ters yoldan kıyıdan kıyıdan giderek Akşehir’e doğru yol alıyordu.
Bu arada Akşehir Otogarından çıkan birkaç kişi Nasreddin Hoca ve Çömezini gördüklerinden Akşehir Köylülerinden olduğu belli olan yetmiş yaşlarında bir kişi Nasreddin Hoca’nın Çömezine;
-5-10 Temmuz Şenlikleri artık buradan mı başlıyor? Dedi.
Çömez;
-Ne şenliği ? dedi.
-Ne şenliği mi 5-10 Temmuz Uluslararası Nasreddin Hoca Şenliği?
Başka birisi;
-Nasreddin Hoca, Nasreddin Hoca bu! Kesin film çekiyorlardır.
Başka birisi;
-Hangi kanal?
Gençten bir torunu:
-Hocam bir fıkra anlatır mısınız?
Kravatlı gençten bir Akşehirli:
-Kameraman nerede?
Bir başkası;
-Senaristi kim ki?
Allah Allah otogar gerilerde kalmıştı. Akşehir nerede? Herkes gider Mersin’e Nasreddin Hoca gidiyordu tersine. Hoca’da da bir terslik yoktu ya. Herkesin Mersin’e Hoca’nın tersine gittiği bir durum var gibiydi. İnsan ters ters gitmekten utanıyor gibiydi. Hele ki bu Nasrettin Hoca olunca. Bak bir de altındaki huysuz Karakaçan vardı. Onu da kızdırmamak gerekirdi.
Neden sonra Umut Rehabilitasyon Merkezi’ni yazılarını görmüşlerdi.
Ters ters de olsa Akşehir‘e gideceklerdi.
Nasreddin Hoca :
-Surlara ne kadar var? Dedi
-Hocam artık sur filan yok.
-Derebeyi kim o zaman ? Timur mu?
-Derebeyi de yok. Şimdi Belediye var, Büyükşehir belediyesi var. Başkan var.
Bu arada Karakaçan huysuzlandı.
Nasreddin Hoca;
-Yavaş yavaş benim güzel gözlüm. Üzme beni! Akşehir’e bir varalım. Akşehir kahvesine bir gidelim. İmaret Cami’nde namazımı kılayım. Şimdi sen beni dinlemezsen, Akşehir’de benim sözümü kim dinler? Karakaçan’ına bile sözü geçmiyor Hoca’nın demezler mi?
Karakaçan Nasreddin Hoca’nın sözünü dinlemiş miydi neydi? Bilinmez hayvan sakinleşmişti.
Neden sonra Umut Rehabilitasyon Merkezi’nin arkasına doğru yaklaşmışlardı.
Yaşlı bir amca: Nereye böyle Hocam? Dedi Namaz vakti?
-Akşehir’e!
-Böyle ters ters mi gideceksin?
-Akşehir nerede kalmış, sen neredesin, ancak sen ikindiye yetişirsin!
-Akşehir’i bana mı öğreteceksin! Akşehir işte karşımda duruyor.
-Sen böyle eşeğe ters binmiş ters ters gidersen şehri zor bulursun.
-Sanki terslik bir bende, sanki terslik Karakaçan’da, Otogar nerde? Şehir nerede? Gidiyoruz işte. Elbette gide gide şehri bir gün bulurum. Hem siz Karakaçan‘a ne bakıyorsunuz. O eşek! Gidecek olan benim!
Yolda Hoca’yı görenler;
-Selam!
-Günaydın Hocam!
-Nereye Hocam? gibi sözlerle takılıyorlardı. Nasreddin Hoca bu; “Karakaçan nereye götürürse “ diyordu.
Aslında Akşehir’e gidecek ve en yakın bulduğu bir camide de öğle namazını kılacaktı, fakat Karakaçan bir huysuzlandı ki, Hoca da boş bulunup; “ Yürü be eşek yürüüü!! Diye seslenmişti ki, Hoca’nın sesinden mi, yoksa karnına değen pabuçtan mı nedir bilinmez eşek bir huysuzlanmıştı ki yanlarında yürüyen Çömez bile Karakaçan‘ı zapt edemiyordu. Karakaçan “eşek” lafından mı alındı nedir bilinmez başını dikip öyle bir koşmaya başladı ki sanki biraz önce sakin sakin, tıkır tıkır giden Karakaçan değildi! Tam da bu anda önlerine sekiz on köpek çıkmaz mı? “Havvvv! Havvvv! Havvvv!” Çömez köpeklere karşı koymaya çalışıyordu. Nasreddin Hoca Karakaçan’a “Çüşşş!! Diye bağırıyor ya eşek duracağı yerde adeta tırısa kalkmış koşuyor, koşuyordu. Karakaçan’dan geçtik ya arkalarındaki köpeklere ne demeli? Onlarda bir yandan bağırarak geliyordu. Nasıl ki giden arabaların dört yanından saldırıyorlarsa, Nasreddin Hoca, eşeğinin ve Çömez’in etrafında dört dönüyorlardı. Nasreddin Hoca: “Yapma kara gözlüm. Koşma! Etme! Diyordu ya hayvancağız ne yapsın?!” Çömez’den “yandım anammm!” diye bir ses geldi ki, yer gök inledi. Çömez olduğu yere yıkılıvermişti. Köpeklerin biri sağ bacağından, biri sol bacağından, biri sağ kolundan. Hoca’nın eşeğini bırakırlar mı? Hoca’nın eşeğine de bir diş geçirdiler ki hayvan olduğu yere yıkılıverdi. Hoca dizginlere sarılıyor, eyere tutunmaya çalışıyordu ki hayvanın yere yıkılması, Çömez’in “yandım anammm!” seslerine yetişenler oldu. Hoca’yı Karakaçan’ın altından kaldırdılar, Çömez’in yaralarını sardılar.
Hoca: Ambulansss! Dedi. Ambulanssss!
Hemen Ambulans arandı.
Hoca; Nedir bu köpekler! Kim ilgileniyor bunlarla? Timur mu?
Bir Akşehirli;
-Hayvan hakları, dedi,
Birisi rehabilite edildi mi tekrar olduğu yere bırakıyorlar, dedi
Başka birisi;
-Korkmayın Hocam dedi, kısırlaştırıyorlar.
Hoca güldü:
-Bizi ısırıyorlar diyorum, sen ne diyorsun be adam! Geri zekâlı mısın? Dedi.Rehabilite edip tekrar olduğu yere bırakıyorlarmış, bu ancak köpeklere ödül olur. Hayvan bakım merkezleri barınakları yok mu? Biz de hayvan seviyoruz ama onlar bizi seviyor mu?
Hoca kızmış, ısırılan Çömez’i ambulansla hastaneye götürülmüş, eşeğe de veteriner gelmiş ısırılan yerini pansuman yapmıştı, Köpekler mi? Onları da rehabilite merkezine götüreceklerdi ya ne zaman yakalayabilirlerse o zaman!
Nasreddin Hoca öfkeyle eşeğin yularından tutmuş Akşehir’e doğru yol alıyordu. Önce Karakaçan‘a kızdı. “Mendebur hayvan.” dedi. “Tıkır tıkır yürüseydin de bu köpeklere görünmeden Akşehir’e girseydik. Ne çok köpek var bu şehirde böyle!”
Nasreddin Hoca kendi kendine konuşarak şehre doğru Karakaçan’ın üzerinde gidiyordu. Neden sonra şehir yolunda yine dört veya beş köpekle karşılaştı. Köpeklerle yine Nasreddin Hoca baş başa kalmıştı. Artık yanında Çömez’de yoktu.
Yıllar öncesinden seslendiği gibi yine: “Geç yiğidin geç!” diyordu. Allah bilir bakalım yanından geçip gidecekler miydi? Ya bir köpek tarafından ısırılacak, tetanostu, kuduz iğneleriydi, hastaneye taşınacaktı. “Besmele” çeke çeke en yakınında bulunan İmaret Cami’ye doğru öğle namazına yetişmek için gidiyordu. (Akşehir / Şubat-2024)