Liseyi beraber okuduğumuz bir arkadaşım ki iyi bir iktisatçıdır ve yakın bir tarihte, bir üniversiteye rektör olarak atanmıştır; önceki gün bir tweet attı. Tanra Gürçay’ın nezdinde, Türk bilim insanlarının başarısını kutluyordu.
Zaman yitirmeden konuyu araştırmak istedim ve edindiğim bilgilerle çok ama çok mutlu oldum. Kardeşi Rona Gürçay ve Mert Saraçoğlu ile birlikte kurdukları firmanın CEO’su olan Tanra Gürçay, Sabancı Üniversitesi’nden mezun bir bilim insanı. Geliştirdikleri teknoloji, Mars araştırmalarında kullanılacak. Tahminlerime göre de bu teknolojinin kullanıldığı uzay mekikleri, Türkler aya gitmeden önce Mars’a ulaşmış olacak.
İstanbul Ticaret Odası’nın İTO Haber isimli internet sitesinde, Soyhan Alpaslan tarafından sunulan habere göre; nano teknolojik malzemeler üreten firmanın çalışmalarına, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden (İTÜ) akademik bir kadro destek oluyor ve Ar-Ge ailesinde Türkiye’nin dört bir yanından üniversite öğrencileri de yer alıyormuş.
Dünya dışı varlık araştırmalarında, dünyadan hiçbir mikroorganizmanın uzaya taşınmaması gerektiğinden nano gümüş teknolojisi uzay araştırmalarında kullanılıyormuş. Uzay mekiklerinin nano gümüşle kaplanması ve nano gümüşle arıtmaya yönelik 2 projelerinde NASA ile çalışmaya başlayan bu bilim insanları, geliştirdikleri yüzde 100 yerli ve milli teknolojilerle Türkiye Uzay Ajansı’na da katkıda bulunacaklarmış.
Nano gümüş, özellikle yaşadığımız pandemi döneminde, uzay kadar yeryüzü için de önemliymiş. Birçok virüs, bakteri ve mantar üzerinde yüzde 99.99 etkiliymiş. İzmir’de bir firma ile birlikte geliştirdikleri hijyen robotu ile püskürtülen nano gümüş, kapladığı alanları steril hale getiriyor ve ortam temizliğinde 21 güne kadar koruma sağlıyormuş.
Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımlamış olduğu koruyucu sprey özelliklere sahip ürünleri, piyasada büyük ilgi görüyormuş. Üstelik de maliyet açısından toplumun her kesimi tarafından erişilebilir olan bu sprey, ithal benzerlerine kıyasla çok daha avantajlıymış. Ayrıca, yine nano gümüş içeren ürünler; gıda sektörü, hayvancılık ve savunma sanayinde de kullanılıyormuş.
Tanra Gürçay’ın mezuniyet konuşmasından dikkatimi çeken şu cümleleri ise benim açımdan, Türkiye’nin geleceğine dair gerçekten memnuniyet ve ümit verici oldu:
“Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yıllar önce gönderdiği kıvılcımlar gibi birazdan mezun olup bu kapıdan çıkacak, elbette birer alev olarak geri döneceğiz. Bizlere bu imkanı tanıdığınız için siz güzel ailelerimize ve hocalarımıza minnet ve şükran duygularımızı iletiyoruz.”
Ne dersiniz, kim bu gelişmelerden mutlu olmaz ki? Sizlerle ve yaptıklarınızla, kendim ve ülkem adına gurur duydum. Sağ olun, var olun.