MUTLULUĞUN RESMİNİ ÇİZEBİLİRSİNİZ, YETER Kİ…

Ülkemizin yüz akı, İzmir’in resim alanındaki gururu, yüreği sevgi dolu bir insan, Bedri Karayağmurlar. Dostluğumuz çok eskilere dayanır. Satır, dizelerde başlayan dostluk, yüz yüze gelince somutlaşıyor. İnsanın yüreğinde kabul gören dostluk insanı daha bir mutlu kılıyor.

Dostluğumuz on, yirmi, otuz yıl olsa da bana göre güzel insanla bin yıllık dostuz. Dokuz Eylül Üniversitesi resim Bölümünde Bölüm Başkanı, ressam, şair, yazar, düşün insanı bir eğitimci. Her şeyden önce insan. Adının önündeki Prof. Dr. sıfatı, unvanı pek umurunda değil. Çoğu şeyi aşmış, kendisiyle, çevresiyle barışık bir güzellik demeti.

Kedi Sanat Merkezi’nde otuzuncu kişisel sergisini açacaktı. Aylar öncesinden başlamıştı heyecanı. Çalışıyor, titizlenerek yaptığı resimler yüzlerce kez elden geçiyordu. Kendisini kanıtlamış usta bir ressam havasında değildi. Sanki ilk resim sergisini açacakmış gibi heyecanlıydı. Uzun süredir hemen hemen bir günü boş geçmemişti. Yurt içi, yurt dışı sergiler, resim çalışması için ülkemizin değişik yörelerindeki sanat kamplarıyla dolu dolu geçen bir zaman dilimi.

Sergiye sevgili dostum Ercan Karaca’yla birlikte gittik. Sanat Merkezi’nin içi dolunun ötesindeydi. Sigarayla büyük aşk yaşayanların bunu fırsat bilip dışarda olmalarına karşın sergi salonu tıka basa doluydu. Bu doluluk bizi çok mutlu etti. Zor da olsa kendimizi içeri attık. Bedri abi, açış konuşmasında yine bir tablo çizdi konuklara. Geçmişten günümüze, sergi açılışındaki zamana uzanan bir yolculuk yaptırdı. Turan Enginoğlu da kısa bir konuşma yaptıktan sonra sergi salonunda dolaşmaya başladık.

Daha renkli, soyuttan somuta yönelen resimler insanların içini açıyordu. Her resim karşısında dakikalarca durup bakıyorduk. Gözümüze bir sanat, sanatçı hayranı Karşıyaka Belediye Başkanı Kemal Baysak çarptı. Eşi Pervin Baysak’la gelmişti. Beni görünce sevgiyle sarıldı. Gönül insanı sevgili Baysak, çağrılı olduğu yeri hiç atlamazdı. Çiçeğiyle armağanıyla giderdi. Başka bir siyasetçi, sanayici de göremedik. Sergiden ayrılırken anı defterini de yazmayı unutmadı…

Bedri Karayağmurlar, bizi atölyesine davet etti. Sergiden üç gün sonra oradaydık. Ercan Karaca, bu güzel dostumuz için Salihli’den çıktı geldi. Uluer Aydoğdu, Hülya Deniz Ünal’la birlikte ‘güneşin sofrasında, dostların arasındaydık.’ Gece boyu sanat, şiir, resim, edebiyat masamızın özel konuklarıydılar. “Ağzımdan çıkan söz henüz soğumadı/ Kurumadı çölümde vaha/ Uzaklara diktiğim fidanın adı acıydı/ Kendi kıyımdan koparmıştım…” Dizelerinin şairi Hülya Deniz Ünal. Son çıkan kitabı “Deniz Kabuğu”, imzalayıp bizlere veriyor. Sevgili Uluer dostumuzun şiiri, sanatı, bu konulardaki düşünceleri tartışılmaz. Ercan Karca da düşünceleriyle nasıl bir sanat hayranı olduğunu gösteriyordu. Ben de söz üzerime düşlerse bir şeyler söylüyordum. Bedri abinin derya deniz bilgi, düşünce sağanağından bir yudum almak dünyalara bedeldi.

Uluer, bir sevda uğruna yaşadıklarını bir kez daha anlatıyordu. Kendini aşmış, yaşamda insan olmanın güzelliğini güzel düşünceleriyle anlatıyordu. Ona takılmadan olmuyordu. Sağ ol Uluer, Bedri Karayağmur’ların ‘El im Dil im’ sergisinin tanıtım kataloğundaki yazından benden de söz etmişsin, diyorum. Nükteci tavrıyla Bedri abi söze atılıyor. Satırda boşluk kalmasın, diye diyordu. Yaşama gülerek bakan bir ressamın çelebi tavrı az şey değildi. Ünlü bir özdeyişte, ciddiyet ahmakların maskesidir, der. Koskocaman evrende insandan başka gülen canlı olmadığını bilmek erdemine ulaşmış bin yıllık dostumuz, ağabeyimiz Bedri Karayağmurlar, nedense ciddi olamıyor, ciddi görünümden de köşe bucak kaçıyor. Ünlü Rus yazarı Tolstoy’un, “İyi gülen insan, güzel insandır.” sözünün altına imzasını da atmayı ihmal etmiyor.

Havanın onca soğukluğuna karşın sıcak sohbetimizi noktalamak zorundayız. Otobüsün son seferini yakalamalıyız. Yola çıkıyoruz. Havada kar sesi var. O sesi rüzgar belki de dağlardan getiriyor. Güzel insanlarla geçen güzel bir gece, tadı damakta kalan lezzetli yiyecekler gibi. Sevgiyle yoğrulmuş dostluğumuz, Kedi Sanat Merkezi’ndeki emek ürünü resimler, insanı mutlu eden ortamı yaratan, tüm sanatçıların emeklerine açık olan merkez, sanata sevdalı, kültürü yaşam biçimi yapmış Kemal Baysak, sanat dolu bir resim atölyesi, birkaç günde mutluluğun resmini çizdirecek olan yaşadıklarımız…

İnsan isterse mutluluğun resmini çizebiliyor, yeter ki çevresindeki dostlarını seçmeyi bilsin…  

Editörün Notu: 1994-1999 döneminde Karşıyaka Belediye Başkanlığı yapan ve Bosna Hersek Türkiye Fahri Başkonsolosluğu görevini üstlenen sanayici Ahmet Kemal Baysak, geçtiğimiz yıl yakalandığı Covid-19 nedeniyle 88 yaşında yaşamını yitirdi. Baysak, Bosna’daki savaş sırasında çok sayıda soydaşına kucak açmış olması nedeniyle “Boşnakların Schindler’i” olarak anılıyordu.                                      

{ "vars": { "account": "G-5Z2CE4T8R8" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }