Bir zamanlar Müslüman ülkelere karşı, üst üste haçlı savaşları ve saldırıları düzenlenirmiş. Haçlılara karşı en büyük direnişi Türkler göstermiş.
Birkaç asırdır, İslam toplumlarının birbirine saldırıları o kadar arttı ki; sömürgeciler Haçlı orduları düzenleyip masrafa girmekten ve zayiatlar vermekten kurtuldular. Çünkü, Müslüman ulusları birbirine kırdırmayı, daha kolay ve ucuz bir yol olarak kullanmayı tercih ettiler. Hatta onların teşvikine bile gerek kalmamıştı; Çünkü, Müslümanlar her fırsatta birbirini yok edercesine kırma işine girişmişlerdi.
Müslümanlıkta kavmiyet gütmek haramdır. "Arap'ın, Aceme ve diğer milletlere üstünlüğü yoktur!" diye bir hadis okumuştum. Bugün güneyimizde, Irak ve Suriye'deki karışıklıklar ve iç savaşlar; kardeşin kardeşi yok edercesine soykırıma uğratması değilse nedir? Her iki komşu ülkede, değişik görüşteki Müslümanların birbirine yaptığı toplu kıyımlar; asırlarca süren haçlı saldırılarından daha büyük zarar vermiştir, İslam dünyasına!
Kutsal Ramazan geleli epeyce oldu. Güneyimizdeki Müslüman Arap ülkelerindeki iç ve dış çatışmalar ve örgütlü saldırılar ne yazı ki; durmadı! Hiç olmazsa oruçlu Müslümanlar birbirini kırmaktan vazgeçmeliydiler!Ne yazık ki; öyle olmadı. Demek ki o çatışmalar din uğruna değil; hükümranlık ve despotluk kurmaya yönelikmiş.
Kutsal yerlerde asırlardır krallığını sürdüren aile; diğer Müslüman ülkelerin ve toplumların birbirini kırmaktan vazgeçmesi ve barış ortamı yaratılması için hiçbir girişimde bulunmuyor. Oysa böyle bir görev öncelikle onlara düşer. Bu uğurda olağanüstü giderlere yapabilecek kadar da zengin durumdalar.
Gerçi,aynı dini inancı paylaşan insanların birbiri ile çatıştıkları, başka din mensuplarında da görülmüştür. Bizde ise böyle çatışmalar daha fazla!
İlkokul beşinci sınıf ile orta okulun iki sınıfını Yalvaç'ta okudum. Yaz tatilinde beni "Hafız mektebi" denen Kuran kursuna gönderdiler. Oranın Hocası, Sofular mahallesinden Ali Osman Hocaydı. Evimizin bulunduğu Kaş mahalle Mescidinde ezanları ben okuyor ve müezzinlik yapıyordum. Oranın imamı çok ince, zayıf ve sessiz Mari Hoca idi. Kur'an kursundaki Ali Osman Hoca, bir gün bana: "Senin Mari Hoca'yı uçuyor! Diyorlar. Sen onu hiç uçarken gördün mü?" diye alaylı bir şekilde sordu. Velhasıl hocalar arasında bile rekabet olabiliyor. Dedem imamdı, din kurallarını kritik eden öğretmen büyük dayıma, "Kafir" derdi. Hiçbir dini kuralın mantık süzgecinden geçirilmesine tahammül edemezdi. Aynı aile ve aynı din mensupları arasında; görüş ayrılıkları ve çıkar uyuşmazlıkları olabilir. Fakat bunu büyük zayiatlı savaşlara dönüştürmek; günahtır ve haramdır.
Ne yazı ki, bugün dünyadaki en büyük ve çok yıkıcı savaşlarla katliamlar, İslam ülkeleri arasında oluyor! Bu durum Müslümanlığın düsturlarıyla uyuşmaz ve küfürdür.