KUDÜS - BİR ŞEHRİN HİKAYESİ
İslamiyet'in Gelişi638 yılında Kudüs, barış içinde Hz. Ömer’in hilafetindeki İslam ordularına teslim oldu ve şehir dört yüz yıl boyunca Müslümanlığın hâkimiyetinde kaldı. Hristiyanlar inançlarını tekrar özgürce yaşamaya başladı ve Yahudilerin geri dönmesine izin verildi. Bu 400 yıl boyunca şehirde tam bir barış ve hoşgörü hakimdi. 3 büyük dinin takipçileri dile kolay tam 400 yıl boyunca birlikte huzur içinde yaşamışlar ve tek bir savaş, ayaklanma, isyan dahi çıkmamıştı.Bu uzunca yıllar süren huzur ortamı 1099 yılında sona erdi. Papa 2. Urban, Hristiyan Kral ve imparatorlardan Kudüs ve bazı kutsal şehirleri ele geçirip tekrar “özgürleştirme” çağrısı yapması üzerine yaklaşık 600 bin kişilik bir Haçlı ordusu harekete geçti ve kısa ve acı şekilde süren bir kuşatmanın ardından şehri ele geçirdiler. Şehri ele geçirir geçirmez ilk işleri şehirdeki tüm Müslüman ve Yahudileri kılıçtan geçirmek oldu. Bu olaydan sonra Kudüs Latin Krallığının başkenti oldu. Camiler ve Yahudi mabetler kiliseye dönüştürüldü. Şehirde artık tam bir hoşgörüsüzlük ve kaos ortamı hakim olmuştu.Şüphesiz bu masum şehir daha fazla zulüm ve baskı ile yönetilemezdi. 187 yıl sonra şehri gerçek manada “özgürleştirmek” ve huzur ortamı sağlamak için 1187 de Selahaddin Eyyubi şehri kuşattı ve fethetti. Tüm Hristiyanlar Selahattin Eyyubi’nin kendilerini öldürmesini beklerken o, isteyen gitmekte özgürdür, şehirde kalan yine özgürdür diyordu. Nitekim öyle de oldu. Tüm Hristiyan, Müslüman ve Yahudiler yeniden şehirde huzur ve barış içinde yaşamaya başladılar.Şehir Selahattin Eyyubi'nin vefatından sonra bir kez daha Hristiyanlar tarafından ele geçirildi ancak bu uzun sürmedi. Daha sonra Moğol istilasına uğradı. Son olarak ise Memlükler Kudüs’te kesin olarak hakimiyeti sağladılar. 1516 yılında ise Yavuz Sultan Selim Memlûklüler ile yaptığı savaştan sonra Kudüs’ün hakimiyetini kesin olarak ele geçirdi. Bu olaydan sonra Kudüs 400 yıl boyunca Osmanlı Devleti egemenliğinde kaldı. Padişahlar için Kudüs her daim önemli bir şehir olmuştur. Sultan Süleyman, Sultan Abdülmecid, Sultan Abdülhamit Kudüs'e önemli hizmetlerde bulunmuştur. Osmanlı egemenliğinde şehir tekrar huzurlu günlerine kavuşmuş tüm dinler özgür bir şekilde yaşama imkanı bulmuşlardı. Özellikle İspanya tarafından zulme uğrayan Yahudiler bizzat 2. Bayezid tarafından Anadolu’ya getirilmiş akabinde bir kısmı Kudüs'e yerleştirilmişlerdir.Takvimler 1917’yi gösterdiğinde Kudüs halkı için çanlar yeniden çalıyordu. Birinci Dünya Savaşı'nın sonuna doğru Osmanlı ordusu artan Arap isyanlarının da neticesinde zayıf düşmüş ve tüm Filistin cephesinden kuzeye doğru çekilmeye başlamıştı. 1917 yılında Filistin resmen İngilizlere terk edilmek zorunda kalınmıştı. Bu olaydan sonra Filistin Müslümanları gün yüzü göremeyecek ve huzur bulamayacaklardı. İlk 40 yıl Filistin'de ve Kudüs'te genel olarak Müslüman nüfus çoğunlukta kalacaktı.İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra 1948’de İsrail'in resmen bağımsız bir devlet olması ile bu durum tersine dönecekti. İsrail’in sistematik işgali bu yıldan sonra hız kazandı. Filistin yerleşimleri Yahudi yerleşimleri haline geldi. Özellikle 1967 yılındaki Arap devletleri ve İsrail arasında çıkan meşhur 6 Gün Savaşının ardından İsrail topraklarını 4 kat genişletti. İsrail bu savaşın ilk 2 gününde Mısır, Irak, Suriye, Ürdün hava kuvvetlerine ait uçakların %80’nini daha yerdeyken bombalamış ve hava üstünlüğünü ele geçirmişti. Bu savaştan sonra Filistin bir daha Arap devletlerinin umrunda olmadı. İsrail, o yıl onlarca Filistin köyünü işgal etti ve 12 Yahudi mahallesi kurup 190 bin Yahudi yerleştirdi. Ancak bu daha başlangıçtı..(Sürecek)