KIZILDAĞ SEDİR ÇAMI ORMANI

Bu olağanüstü ormana, Şarki Karaağaç’taki tek  ilk okuldayken akrabalarla gitmiştik. Belediyenin davetiyle, Hamideli Derneği olarak yeniden gittik.

Yapraklarının üstü mavi ve altı yeşil olan o şifalı ağaçlar, o kadar bol oksijen yayıyorlar ki; birçok hastalıklara ve uykusuzluğa şifa olduğu duvarda tek- tek yazılı. Uykuya dalamam, sık uyanırım. Burada üst üste üç gece iyi uyudum. Keşke, fidelerini üretip başka bölgelere dikerek, her ilimize bir sedir çamı ormanı kurabilsek! Sağlık bakımından çok yararlı olur! Böyle bir teşebbüs yok! Bu endemik ormanı bile korumuyoruz. Orman Bakanlığı, hiçbir tedbir almamış! İsteyen herkes arabası, sigarası, gazocağı ve mangalıyla şifa ormanına girip yayılıyor. Ateşini yakıp etlerini ve çayını tedbirsizce pişiriyor. Dumanla kirletip yangın olasılığını artırıyor…                                   

***

Ankara’nın en büyük ihracatçısı, sanayici hemşerim Ahmet Şahlan ve gazeteci yazar Zeki Tarhan ile aynı bungalovda kalıyoruz. Deliksiz uyuyunca erken kalkmışım. Odamın penceresini açtığımda bir bulut gördüm.   Yakınımızdaki evde mangal yakan bir adamın, o korkunç dumanı çıkardığını fark ettim. “HEY… Ateşi hemen söndür!” diye bağırdım. “Et kızartmıyorum, çay pişireceğim” diye yanıt verip, savundu kendini. “Ateşi hemen söndür” dedim. İstemeyerek, söndürmeye çalıştı. Sesime uyanan Zeki bey, yönetime telefon etti.

Meğer girişte bekçi veya kontrol yokmuş. İsteyen mangal yakıp ve sigara tüttürebiliyormuş. Bu ormanın başka bir benzeri yok! Kimin umurunda… Yetkililerin de korumak için hiçbir tedbiri yok! Bütün neşem kaçtı. Ankara bu işe el koymalı! Orman Bakanlığı bu ormanı korumazsa ve yeni Sedir çamı ormanları kurmazsa; yazıklar olur.

                                                           ***

Hamideli Derneği başkanı Ramazan Topraklı’nın gayretleri ile Şarki Karaağaç Belediyesi tarafından düzenlenen üç günlük etkinlik ve Bilgi Şölenine; Gazi Üniversitesi de, hocalarını göndererek ve otobüslerinin birini tahsis ederek büyük katkıda bulundu. Topraklı ekibinin ve bildiricilerin en genci, hemşerim ÖMÜR ÇELİK DÖNMEZ’den yakın gelecek için umutluyum. Kendisinden Tahsin Tola’nın yerini tutacak çelik gibi bir politikacı çıkabilir.

Ş.Karaağaç belediye başkan yardımcısı her an yanımızdaydı. Keşke bu önemli etkinliklere Başkanın, kendisi de katılabilseydi… Çok eski adı Yalvaç Karaağacı imiş. Acıpayam’a ise, Gölhisar Karaağacı deniyormuş. O adlara dönmek gerekmez. Fakat insan oğlu, rahat durmuyor. “Şarki Karaağaç ismi uzun olduğundan ve Garbi Karaağaç, Acıpayam adını aldığı için; Şarki sözünün atılmasını isteyenler var. Bu çok yanlış! Balkanlardan, Sibirya’ya kadar birçok KARAAĞAÇ yer adı var. Karışıklık olur. Ş. Karaağaç diye geçen birçok kitap ve yazılı eser yayınlandı. Ad değişirse, uğuru kaçar; eksiklik hissedilir. Şarki Karaağaç markası bozulmamalı!

Ramazan Topraklıya hayret ediyorum. Yüksek İnşaat Mühendisi… Birçok karayolunun planlayıp yapımını gerçekleştirmiş. Nedense tarih araştırmacılığına adadı kendini! Eski harflere ve Osmanlıcaya meraklı… İngilizce yetmiyor; Bizans dilini ve Arapçayı da öğrenmeye de çabalıyor. İş makinesi kepçelerine binip derin çukurlara, yazılı taşları okumaya iniyor. “Orada kalırım; çıkamam” diye korkmuyor. Yıllardır “Miryokefalon savaşının, Gelendost ilçesinin, Yenice köyünde geçtiğini” ispatlamaya çabaladı.  Hoyran ile, Eğridir gölü arasında bir köprü bulunduğunu ileri sürüyor. O köprüyü bulmak için, dalgıçlık eğitimi bile alır. Onun bu Gelendost aşkına da hayranım. Keşke eski adı Kötürnek olan, doğduğu Madenli köyü için de, el atıp gayret gösterse… Gelendost Kaymakamı iken, doğduğum Yalvaç’a, Madenliden bazen yaya, bazen Avşar’lı Ümmet ağa’nın atıyla geçerdim. O köyün tüm halkı, Ramazan kardeşim gibi, çalışkan ve inatçıydılar. Zeki Tarhan ise, enteresan bir gazeteci- yazar ve takdimci! TRT’ye baş spiker yapılsa, kesinlikle seyirci patlaması yaratır. Diğer kanalları seyircisiz bırakır.

Eşim ve ben hastaydık.  Bu geziye yollamamak için çok çabaladı. Fakat Ramazan Topraklı, Zeki Tarhan ikilisinin baskısı ağır geldi. Her şeyi bırakıp onlara katılmak zorunda kaldım. Sedir Çamı ormanının bol oksijeninde; üç gün güzelce uyuyarak canlandım. İyi geldi. Başka yurt köşelerinde de oksijeni bol Sedir ormanları kurulduğunu görebilsem; belki de hiç hastalanmam.   nazifkurucu@hotmail.com    www.nazifkurucu.com.tr

 

{ "vars": { "account": "G-5Z2CE4T8R8" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }