Sabahları bir mutluluk, bir umut, bir hayata ve güne başlayış.

Geceyi bitirdik, uyuduk, uyumadık, yarı gözü açık, yarı kapalı. Gece bitti. Gün doğdu kente,

Kent diyoruz ya kent nedir?

Kent kalabalığına karışıveririz, insanların içine, Sabahtan biner gideriz araçlara, kimi yollarda, kuru bir soğuk var kentte. “Aklı olan dışarıya çıkmasın” derler ya öyle bir hava.

Kent diyordum, Kent: İlçeden büyük yerleşim yerine kent deniyor. İlçeden büyük derken; Nüfusu ilçeden büyük ve ticaret ve sanayide gelişmiş, gelişen, büyük yerleşim alanı. Türkçemizde aynı anlamda da kullanılıyor.

Konsey nedir? Yönetim görevini üstlenen kişiler grubu, kurul.

Kalabalığa çıkıvermişim. Soğuk, ayaz. Paltomu giymişim. Ellerim ceplerimde. Yün şapkam başımda. Atkımı sarındım. Karanlıktan uyanmışsın, soğuk, ayaz, kimi yerlerde kar var, kimi yerlerde buz, adım atsan kayıp düşeceksin,

Kalabalık şehir, insanlar, araçlar, tatsız tutsuz hava. Şehir bir yanda ben bir yanda, soğuk bir yanda,

Bazen insan her şeyden kaçmak istiyor.

Kent ve konsey diyordum, öyle derinlemesine de bu konuya girmek istemiyorum. Belleğimde kaldığı kadar. Çıkarmak lâzım şimdi oradan, yürürken neler de aklıma geliyor. Çıkarmak yazıya dökmek lazım, Gorki’nin, Tolstoy’un, Orhan ve Yaşar Kemal’in Necip Fazıl’ın daha yüzlerce fikrin arasından, TCK’dan CMK’dan, Boşanmadan, nafakadan, 6284 sayılı Kanun’dan, öyküden, şiirden, makaleden ayırmak lâzım şimdi bu düşünceleri, “eve ekmek de alacaktım”, her neyse… Çok yoğun bir düşünce yelpazesindeyim.

Evden öylesine çıkmıştım.

Sokaklarda, insanlar arasında yalnızdım, yalnız fakat herkes gibi bir insandım işte.

Şehir beni kollarının arasına almıştı, kalabalıkta yalnızdım.

Yine kentten kopmuştum oysa kent ve konseyini anlatacaktım. Benim de yazacaklarımı yürürken aklıma gelir. Neyse, yürüdükçe düşünceler aklıma geliyordu,

 Kent konseyi sivil bir toplum temelli yapılanma. Ne yapar? Adı üstünde: Kentin çevresel sorunları ile ilgilenir, çözüm önerisi getirir, belediyelerce desteklenir.

Vatandaşın kentsel yönetime katılımına yardımcı olur, ne bileyim kentin daha iyi yönetilmesi için önerilerde bulunur.

Atıyorum: Trafik sorununa çözüm için, kapalı otoparklar, yer altı otoparkları.

Yazlık sinema,

Soğuk havalar da arabalı sinema.                                                                         

 Danışmanlık olabilir.

Şehrin tanınmış yöresel yemekleri ve folklor gösterilerinin düzenlenmesi, gösterilerde izleyenlere ikramlar gibi.

Dedim ya yürürken fikirler benim aklıma gelir

Yine atıyorum; Eğitimsel katkılar, halkı eğitmek gibi eğitim programları düzenlemek

Başka başka ne olabilir? Çevresel projeler tasarlamak.

Yürüyorum, yanımdan bir araba korna çalarak-daatttt!- diye, geçiyor. Ne oluyorsa?!

Şehrin insanlarını anlama, katılımlarını sağlama, yardımlaşma, iş birliği ve imeceyi geliştirme.

Yazarların kentteki kültürel etkinliklere katılımını sağlama.

Kitaplarını basma, teşvik etme, maddi ve manevi.  Ödüllü, şiir, hikâye ve fotoğraf yarışmaları düzenleme.

Sanatçıları bir yemek bir kültürel etkinliklerde toplama,

Ayrıca şair ve yazarlar şehrin kültürel mirasçılarıdır Şehirlerin kültürel mirasını geleceğe aktarırlar ki şehirle ilgili farkındalık yaratırlar.

Ben anlamıyorum, bunlar hep mi benim aklıma geliyor? Bu da garip?!

Farkındalık ne? Şehrin kültürel mirasını, geçmişini, bu gününü anlatan eserlere ve sanatçılara öncelik vermek, Bu tür projeler desteklenmeli ki şehrin geçmişinden bu güne bu günden geleceğe bir köprü kurmak, Şehrin tarihini ve kültürünü gelecek kuşaklara aktarmak gibi.

Kent konseyi nereden aklıma geldi?

Bir yerde bir yazı mı okudum, bir şey mi aklıma geldi bilmiyorum.

Yürü yürü bir hayli yoruldum; yürüsem başka düşünceler de aklıma gelir miydi bilmiyorum.

En yakın bir çay ocağına girdim.

Garson: “Hoş geldin müdürüm!” dedi. “Yorulmuşsun.”

“Yoruldum,” dedim. “Gerçekten yoruldum.”

Garson beni görünce sanki halimden anlamış gibiydi, kahvenin camekanına yakın bir masaya beni buyur etti. Günlük gazeteleri masama getirdi.

Ardından: “Şimdi çayını getiriyorum” dedi

Ne âlâ, mis gibi sıcacık çayım da geldi. Artık ne yorgunluk ne başka bir şey aklıma gelir, “yalnız dönüşte ekmeği unutmamak lâzım” diye düşünürken, çayımı yavaş yavaş yudumlamaya başladım, bir yanda da gözüm gazete başlıklarındaydı.