Güzel işler yapmak, ailesine, vatana, millete faydalı olmak, hayırda, yarışmak bir insan için bahtiyarlıktır.
Çalışmak, kazanmak kadar kazandıklarını korumak hatta değerlendirmekte o kadar önemlidir.
Çalışıp kazandığı halde kazandığını koruyamamak, kötü, pis yerlerde, gayri meşru yollarda tüketmek, şerre alet etmek de tam bir akıl tutulmasıdır.
İnsanın maddi kazancını kaybetmek, çaldırmak ve israf, içki, kumar gibi haram yollarda malını ziyan etmesi de insan için tam bir hüsrandır.
Maddi kazançlar gibi manevi kazançlarda da aynı durum yaşanabilir. Birçok salih amel, hayır, ibadet, iyi eserler yaptığı halde yaptığı ahlaki hastalıklar sevapları alır götürür. İnsani müflis hadis-i şerifinde anlatıldığı üzere insanı tam bir müflis durumuna düşüren, insanın zarar ettiği boşa bir emek olur.
Ebû Hüreyre'den (ra) nakledildiğine göre, bir gün Resûlullah (sas), “Müflis kimdir, biliyor musunuz?” diye sordu. Ashâbı, “Bize göre müflis, parası ve malı olmayan kimsedir.” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sas), “Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekâtla gelir. Aynı zamanda şuna sövmüş, buna iftira etmiş, şunun malını yemiş, bunun kanını dökmüş ve şunu dövmüş bir hâlde gelir. Bunun üzerine iyiliklerinin sevabı şuna buna verilir. Üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yüklenir. Sonra da cehenneme atılır.” ( Müslim, Birr, 59) buyurarak bize gerçek bir müflis tarifi yapar.
Kur'an-ı Kerim'de aynı konuda: "Ey îman edenler Allah'a ve Rasûlüne itaat edin amellerinizi boşa götürmeyin" (Muhammed 33) hatırlatmasını yapar.
İnkar, şirk, nifak,riyâ gibi inançlar, hırsızlık, gasp, işe hile katarak kul hakkı ahlâk, hukuk ihlalleri gibi davranışlar ve ahlaki kötülükler, başa kalkmak ve arkasından eziyet etmek de amelleri boşa götürür.
Kazandığını kaybetmeden hayrını, bereketini görmek kadar güzel ne vardır.