İnsanoğlunun gücü, yalnız çevresindekilere yetiyor. Dünya'da yaşamak zorunda kalacak biçimde yaratılmışız. Fakat birçok sömürgeci ülkeler, onu da patlatıp atom ve hidrojen bombalarıyla yok etmek; en azından tehlikeye düşürmek hatta yaşanamaz hale getirmek yolunda birçok tehlikeler yarattılar ve o yolda ilerliyorlar. Tehlikeli nükleer silahları, dünya hakimiyetini ele almak için patlatan azgın devletler; yanma ve patlamanın devam edip çoğalarak, kendi halklarını da yok edebileceği olasılığını, görmezden geliyorlar.
Çok ileri ve varlıklı bir iki ülkenin dışında; hiçbir halk ve devlet, dünyanın ötesine gidemedi; çıkamadı. Gidebilenler de, ancak en yakın olan ve çevremizde dönen aya varabildiler. Mars gezegenine bile insanoğlu henüz ayak basamadı!
Amerikalıların, en yakınımızda olan, ulaşılabilmesi en hızlı fırlatılan sistemle bile yıllar alan kuyruklu yıldızın kuyruğundaki büyük bir kayanın üzerine; güneş ışığından enerji alarak çalışacak ve dünyaya bilgi aktaracak bir aleti yerleştirebilmeleri; çok büyük başarıdır!
Evren de denilen kainat o kadar sonsuz ki, akıl erdirilebilecek gibi değil!
Uzayda trilyonlarca galaksi var. Bizim güneşimizin de dahil olduğu uzaya göre çok minik galaksi; en küçüklerinden biri! Güneşimiz ise, içinde bulunduğu galaksinin, önlerde olmayan bir yıldızı. Dünyamız ise, güneşin önemsiz gezegenlerinden biri!
İyi ki, yaşadığımız ve hatta hapsedildiğimiz sevgili dünyamızda su ve atmosfer var. Su ve hava(oksijen) olmadan; bizim bildiğimiz yaşam mümkün değildir.
Buna rağmen Adem oğulları, kendilerine "Eşrefi mahlukat" adını yakıştırmaktan hiç çekinmediler.
Böyle diyorum ama; o sonsuz kainatın bir yerinden; dünyamıza gelip bizimle ilgilenenler oldu mu? "Belki de olmuştur da; biz fark etmemişizdir..." dediğinizi duyar gibiyim.
İlk insanlar da hatta bütün canlılar da; güneşten yararlanıyordu. Şimdi çok ilerlediği söylenen dünya uygarlığının insanları da, güneşten aynı ölçüde veya biraz daha fazla yararlanıyor. Eski olanakların dışına henüz tam çıkabilmiş değiliz!
Ne yazık ki, nükleer enerji'den bahis geçince; çoğunun aklına atom ve hidrojen bombası yaparak; düşman bellediklerini yok etmek geliyor.
*Oysa bütün dünya insanları barışarak, tek bir kardeşliğin ve uygarlığın peşinde koşsalar...
*Birbirini yok etmek yerine barışmayı ve kucaklaşmayı seçseler...
*İçlerinden bir kısmı; tüm dünyaya hükmetmek ve başkalarını yok etmek heveslerinin peşinde koşmasa...
O zaman dünya bugünkünün yüzlerce katı daha yaşanır hale gelecek. Uzak yıldızlara gitmeye ve oraların doğasından da yararlanmaya, belki fırsatlar bulunmuş olacak!