Gülerek doğan güneş, parlayan ay ve yıldızlar sadece ışık değil sevgi de dağıtıyor.
Yağan kar-yağmur, esen rüzgar bereketin yanında nice umutlarla beraber sevgi yayıyor.
Rengarenk güzellikleriyle uçan kuşlar, ötüşleriyle gam kederleri giderip sevgi dağıtıyorlar. Sütünü, etini, balını, yumurtasını insanlara veren hayvanlar hep insanı yaşatmak ve mutlu etmek için yiyecekler yanında sevgide veriyorlar.
Ana rahmine düştüğü andan, doğumuna kadar merakla beklenen bir çocuğun, dünyaya gelişi dünyaya değişilmeyecek kadar değerli ve bazan gözyaşlarıyla dile gelen bir sevinçdir. O minnacık yavrular tebessümleri ile sizde gülümseyin der gibiler.
Yediklerimizi, içtiklerimizi sevmesek yiyip içebilir miyiz? Her lokma, her yudum içecek ayrı bir sevgi değil midir?
Bitkilerin tohumlarını çatlatıp yeryüzüne çıkması, çiçeklenip meyveye dönüşmesi, sonra yenilip içilmesi, insana ayrı ayrı mutluluk sunmuyor mu?
Engin dağlar, denizler içindeki balıklarla, masmavi gökyüzünde rengarenk uçan kuşlar, sesleriyle, süzülüşleriyle içimizdeki gamı kederi alıp götürüyor. Sevin, sevilin, sevgiyle yaşayın der gibi....
Hangi kelime o güllerin, çiçeklerin renk, şekil ve koku güzelliklerini, meyvelerin tadını ve sağlık için faydalarını yeteri kadar anlatabilir. Hangisi sevilmez ki!
Allah (c.c) Rahmân sûresinde tekrar tekrar (31kere) kainat kitabından bize bazı nimetlerini hatırlatıp Allah'ın hangi nimetini inkar edersiniz? diye soruyor.
Her şey bize kâinat kitabını doya doya, seve seve okumamızı istiyor.
Bazı olumsuzluklar ve kötü istisnalar hayattaki sevgiyi noktalamaya yetmez. Hayat sevgisiz çekilmez. Böyle bir dünya zaten yok.
Peygamberimiz ahiretteki cennet nimet ve güzelliklerini anlatırken duyulacak sevgiyi; “Allah Teâlâ, ‘Ben sâlih kullarım için hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı, hiçbir insanın hatır ve hayal edemediği nice nimetler hazırladım’ buyurdu.” (Buhâri, Müslim) diyerek insanın daha çok seveceği güzellikleri haber verir.
Allah, iman edip, salih amel işleyenlere ebedi sevinç ve mutluluklar diyarı cenneti vaad edip müjdelerini vermektedir. "Rabbinizin bağışına, genişliği göklerle yer arası kadar olan ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun." (Âl-i İmran suresi 133) buyurularak ebedi sevinç yurduna çağırmaktadır.
Sevmesini bilenlere, kâinat kitabını okuyabilenlere, her yer âdeta sevgi seli gibidir. Elbet bütün bunların birde karşılığı olmalıdır. ŞÜKÜR, ŞÜKÜR, ŞÜKÜR
ŞÜKÜRLER olsun....