Kadınlar hakkında bildiğim bir gerçek var. O da kadını insan yaşamından çıkardığınız zaman geriye anlamlı bir şey kalmayacağıdır. Her olgu bir kadın sayesinde anlam ifade eder. Kadın; annedir, işçidir, emekçidir, ilk öğretmendir. Kadın; sevgidir, merhamettir, hoşgörüdür, aşktır, hayattır…Başta annem olmak üzere tüm kadınların bu onurlu gününü kutlarım.
Neden 8 Mart'ta kutlanıyor?
Nedeni şu; ABD'de 8 Mart 1857 tarihinde 40 bin dokuma işçisi ağır şartlarda çalışmayı protesto edip greve başlıyorlar. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçinin can veriyor. Bu olaydan sonra 26 – 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Martın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanması önerisi getirildi ve öneri oy birliğiyle kabul edildi. Keşke kutlanması için kadınlar ölmeseydi. Kadınların öldürülmediği, şiddete maruz kalmadığı bir dünya temennisiyle..
Kadın Cinayetleri
Kadınların şiddet görmediği, huzurlu, mutlu bir şekilde geçirdikleri 1 yıl bile yoktur. Dünya tarihinde buna doğal ve doğanın bir gerçeği olarak bakan egemen güç erkekler, kadınları sürekli ezmişlerdir. Çünkü bunu güçlü olan zayıfı ezer mantığı ile yapmaktalar. Ülkemizde de algı bu yönde. “Ben kadından güçlüyüm o zaman ona şiddet gösterebilirim” mantığı ile hareket eden bir zihniyet var. Hayır sen güçlü müçlü değilsin. Sen zavallı, üç kağıtçı, aşağılık dürtüleri olan bir insancıksın. Bak bu kadar ağır konuşuyorum hatta ve hatta kadına şiddet gösteren bir varlığa insan bile denilmemesini de ekliyorum bak!
Kendine “Adam” sıfatını yakıştıran her erkeğin kadına şiddet konusunda bu fikirde olması gerektiğini düşünüyorum. Ancak konunun bir diğer boyutunu da aktarmak isterim. Tabii ki bu tip erkeklere öncelikle yapılması gereken ciddi bir rehabilitasyon sürecidir. Ancak bunu göz ardı edip bu insanlara toplum polisliği yapıp şiddet göstermek de doğru bir davranış değildir. Ve fakat toplumdaki bu kötü insanlar yüzünden tüm erkeklere olağan şüpheli olarak bakmayı da doğru bulmuyorum.
Yani kadın örgütlerinin “Bizi bizden başka kimse savunamaz” söylemini yanlış bulduğumu belirtmek isterim. Çünkü konu sadece kadına şiddet olayı değil. En azından fiziksel şiddet olayı değil. Kadının alınıp satılması örneğin. Yani başlık parası veya çocuk gelin hadiselerinin çözüme kavuşturulması. Bu sorun için bir iş birliği gerekmiyor mu? Genelevlerden kurtulmaya çalışan kadınlar, kocası terk ettiği için ortada kalan veya şiddet gördüğü için evden kaçan kadınlarla ilgili somut ne yapılabilir? Erkek- kadın iş birliği gerekmiyor mu?
Kesinlikle bir dayanışma şart. Kadına şiddet olayının kadın dayanışması amacında mahkeme önünde sadece basın açıklaması yapıp suçluluğu kişisel hâle getirmek veya tüm erkeklere kindarlık kusmak gerçek bir dayanışma örneği olabilir mi? Şüphesiz olamaz.
Sonuç olarak kadın cinayetlerinin günümüzde sürüyor olması gerçekten utanç verici bir durumdur. Ancak buna karşı çözüm yine şiddet ve hakaret değil bu insanları rehabilite etmektir. Bir diğer beklentimiz şu olabilir; normal suçlardan ve bu suçlara verilen cezalardan kat ve kat fazla ceza almalarıdır. Ki bu caydırıcı bir ceza olsun. Bu hadiselerden kadın ve erkek dayanışması içinde çıkabileceğimizi ve sorunları çözebileceğimize inanıyorum. Tekrar tüm kadınların bu onurlu gününü kutlarım…