Eski adıyla MEKTEB-İ MÜLKİYE-İ ŞAHNE'NİN giriş sınavlarını birincilikle kazanıp; leyli meccani(parasız yatılı) okuma olanağı kazanmıştım. Galatasaray lisesinden ve TED Ankara Kolejinden gelenler; Büyük kentten geldikleri ve yabancı dil de bildikleri için, daha canlı ve atılgandılar. Oysa Denizli Lisesinden gelmeme karşın; benim yabancı dil puanım onlardan iyiydi. Olanakları kıt olan bizler, sessiz ve çekingendik.
Sinemalar, ULUS tarafında olduğundan, çok seyrek olarak; bitirimlerin çok olduğu söylenen Hacettepe mahallesine uğramamaya çalışarak; Saman Pazarı'na varırdık. O taraftaki mahalle ile yol arasındaki geniş boşlukta; zamanla küçük ve tek katlı bir bina belirdi.
"Amerika'dan yeni gelen bir çocuk doktoru; çocuk hastanesi açacakmış!" deniliyordu.
***
Okul devreleri bitip de, değişik ilçelerde kaymakamlık ve sonra da avukatlık yaparken girdiğim seçim sonucu Parlamentoya geldiğimde; çocuk hastanesi yapılacağı söylenen yerde; muhteşem ve geniş HACETTEPE TIP FAKÜLTESİ ve Hastanesinin yükseldiğini görüp hem şaşırdım; hem sevindim.
Biri ilkokula giden diğerleri daha küçük üç kızım vardı. İlçelerde görev yaparken, doğumda veya hemen sonrasında, dört erkek bebeğimizi kaybetmiştik. Hanımın son hamileliğinde doğumu mutlaka hastanede yapmasına iyice kararlıydık.
Bir gece yarısı beni telaşla uyandırdı; otomobilin arka koltuğuna yatan Hanımı Hacettepe Hastanesine yetiştirdim; doğuma aldılar. Koridorlarda içimden dua edip, adımlayarak bekliyorum. Mecliste gurup başkanvekilimiz olan Rahmetli Nihat Erim, kendi yaşlarında görünen bir arkadaşıyla konuşuyordu. Bana; "Nazif ne arıyorsun bu saatte buralarda?" diye sordu. Doğum işini anlatınca şaşırdı; beni kendi yaşında sanıyordu galiba! 33 yaşındaydım. Konuştuğu arkadaşıyla tanıştırdı; Prof. İhsan Doğramacı ile ilk karşılaşmamız öyle ve o gece yarısı oldu.
Aradan uzun yıllar geçti; Özal iktidara geldi, Cumhurbaşkanı da oldu. Bitirimlerin çok olduğu Hacettepe'deki küçük bir binadan başlayıp, büyük bir hastane ve Tıp Fakültesi meydana getiren İhsan Doğramacı'ya; yeni bir üniversite kurması için; Dünyada adı anılan ve ilk sıralara geçen bir üniversite olan ODTÜ bitişiğindeki geniş boşluğu; "yeni bir üniversite kurması için teslim etti. Bilkent Üniversitesi, böylece ortaya çıktı. YÖK Başkanı rahmetli Doğramacı idi, YÖK üyeleri de o üniversite toplanıyorlardı. Bazı yasal problemler çıktığı zamanlarda beni telefonla çağırırdı. Irak Türkmenlerinden olan Rahmetli doğramacı, son derece çalışkan ve ileri görüşlüydü. Bilkent üniversitesi, şimdi dünya üniversiteleri arasında yer alan ODTÜ gibi ünlüdür ve dünyada saygın bir yeri vardır. Yurdumuzun dışında kalan Türklerle ve Türkmenlerle ilişkilerimizi sıklaştırmak ve onların problemlerine çözüm bulmak; her bakımdan ülkemize büyük yararlar sağlayacaktır.