HOCA NASREDDİN AKŞEHİR YOLLARINDA

Nasreddin Hoca, heybesine eşeğin sırtına vurmuş, yüksek sesle bir besmele çekerek eyere oturmuş, Akşehir yollarında yanında Çömez’i ile birlikte yola koyulmuştu.

Kente girişlerinde Karakaçan’ın yanından geçen bir otomobil Karakaçan’ı ürkütmüştü.

Nasreddin Hoca yanında giden çömezine;

“-Yıllar oldu da motorlu araçlara bir alışamadı bu Karakaçan! Yanından motorlu bir araç gidiyor, sen de yolundan kıyıdan kıyıdan gitsene. Ürküyor mübarek hayvan. Yalnız bu yollar toprak kalsa daha mı iyiydi bilemedim şimdi. Bir asfalt oluyor bir taş yapılıyor, kazık düzük yollar, bir gaz geçiyor, bir asfaltlama yapılıyor diyorlar. Olan Karakaçan’ın nallarına oluyor. Daha da yeni nallattırmıştım. Geçen gün de logar açık kalmış logara düşecektik. Üzerinde benim gibi uzman bir binici olmasa düştük düşeceğiz. Bir de yollarda gereksiz korna çalmaları yok mu? Düğün olur korna çalarlar, sünnet olur korna, asker uğurlaması korna, maç kazanırlar korna, Nedir bu kornalardan çektiğimiz?! Karakaçan’ın ürküp beni üzerinden tepetaklak atması an meselesi! Dedim ya güzel bir biniciyim.”

Çömez: “Ona ne şüphe hocam! Dedi gülerek, “Geçen gün Akşehir yollarında tozu dumana katarak Akşehir camine doğru gitmişsiniz. Hatta Karakaçan sağa sola tekmeler savurup işi azıtıp sizi tepe taklak toprak yola savurmuş, ölümden dönmüşsünüz”

Hoca: “Kim demiş onu, o gün biraz işim aceleydi. Zaten inecektim.” Dedi,

Çömez: “Hocam, Hocam dedi, Seni görenler de  havada taklalar atıp yere ayak üstü düşeceğini sanmış.”

Hoca:” Çömezzz! Dedi. Çömezzz! Sen beni gençliğimde bir görecektin ki!”

Çömez: “Senin gençliğini de bilirim Hocam!” dedi.

Hoca: “Yürü dedi yürü! Motorlu araçlara da dikkat et! Karakaçan ürkmesin!”

Yanlarından bir motosikletli geçiyordu, Nasreddin Hoca’nın yanında durdu: “Hoca efendi! Dedi, Hoca efendi, biraz daha sağa çek! Eşekle olan yolu kaplamışsın! Bi müsaade bize de yol ver.”

Hoca: Bir kere o eşek değil! Karakaçan! Koca yol! Sen de bir ucundan geç! Müsaade ettim geç!

Motosikletli son hızla yanlarından geçti.

Hoca: “Bak Karakaçan’ı ürküttü!” derken, bir yandan da Karakaçan”a” Sakinnn! “ diyor,”Sakinnn!” Çömezine de:”-Galiba bu Akşehir yollarında benden başka eşek binen yok!”

Çömez : “Yok! Yok kalmadı.”

Hoca : “Kimse artık eşeğe, ata binmiyor mu? Ya at arabaları?!”

Çömez:”-Şimdi ata köylerde biniyorlar, gelin almak için gelin bindiriyorlar, sünnet çocuklarını bindiriyorlar. Artık eskisi gibi ne at kaldı, ne at arabası, ne de fayton.”

Hoca: “Ben Karakaçan’dan vazgeçemem”

Çömez:” Neden Hocam?”

Hoca: “- Bir balya yem alırım yılı geçirtir, gaz derdi yok, benzin derdi yok. Efendime söyleyeyim, ÖTV yok, MTV yok. Benzin olmuş kırk lira gaz desen benzine yaklaşmış, gel de şimdi Karakaçan‘dan vazgeç! Olacak iş mi?

Çömez: ”Haklısın Hocam!” diyordu. “Haklısın Hocam”

*****

Bir süre gittikten sonra Çömez:

-Hocam nereye gidiyoruz?

Hoca:” Akşehir Halk Kütüphanesine! Eski yazma eserleri okuyacağım!”

Çömez: “Hocam Kütüphane yıkıldı!”

Hoca: “Yıkıldı mı? Nasıl olur?! Allah Allahhh!”

Çömez: “Şehrin içerisindeki yıkıldı, Hıdırlık altında var yeni yapılan bir bina Akşehir Halk Kütüphanesi oraya taşındı”

Hoca: “Anladım Çömez!” dedi. “Öyleyse Saray Sineması’nın önünden Belediye Binasına gidelim!”

Çömez:”Hocam ne yapacaksınız Belediyede?”

Hoca: “Emlak vergisini yatıracağım”

Çömez”-Hocam, Saray Sineması’da yıkıldı Belediye Binası da yıkıldı”

Hoca:”Yeni binası yok mu?”

Çömez: “Belediye binası üç ayrı binaya taşındı, örneğin Başkan ile görüşecekseniz eski Cumhuriyet İlkokulu binası bir bölümü, taşınmaz emlak ile ilgili bir işiniz varsa eski Sanat Okulu arkasında bir bina, bir bölümü de Elit Düğün salonu var o kısımda…Üç ayrı işiniz varsa  üç ayrı yere gideceksiniz”

Hoca:”Anladım evlat, dedi, anladım, Sanat okulu demiştin, Nalbantlık, kalaycılık, semercilik filan öğretilen bir okul mu?”

Çömez gülerek;

“-Hocam dedi, artık o meslekler kalmadı, şimdi ne nalbantlık var, ne kalaycılık ne semercilik! Motor, tesviye, marangozluk, bilgisayar… Bu arada şehir içerisindeki sanat okulu da yıkıldı Hocam…Şehir dışına alındı.”

Hoca: “Anladım evlat, dedi.”

Çömez: “Hocam elinizdeki o kumanda gibi alet ne?” Dikkatimi çekti de sürekli üzerimize gelen köpeklere doğru tutuyorsunuz,”

Hoca gülerek: “Bak bu evlat dedi, köpek kovucu! Geçen ısmarlattım. 400 Mecidiye. Pardon dört yüz lira. Üzerimize gelen hayvanların üzerine burada bak düğmesi var basıyorsun. Köpekler senden uzaklaşıyor.”

Çömez: “-”Çok güzelmiş! Dedi, Çarşıya gelinceye kadar üzerimize gelen, havlayan, parlayan onca köpek bizden uzaklaştı demek bundanmış…”

Neden sonra Akşehir Cami’nin minaresi göründü, Nasreddin Noca Karakaçan’ı caminin az ötesinde ahıra bağladı. Caminin şadırvanına Çömez ile birlikte geldiler. Hava da sıcak mı sıcaktı. Güzelce abdestlerini aldılar.

Ezan okundu, ezanla birlikte Akşehir camisine girdiler.

BİTTİ -  ( Akşehir-2024)

{ "vars": { "account": "G-5Z2CE4T8R8" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }