Beden eğitimi dersi bittikten sonra, öğrenciler eşofmanlarını çıkartıp takım elbiselerini giyerek sınıflarına geçmişlerdi. Tam ders başlamıştır ki, babasının karne hediyesi olarak aldığı saatin çantasında olmadığını gören öğrenci parmak kaldırır.
Öğrencinin; “Öğretmenim saatimi bulamıyorum, galiba çalınmış” demesi üzerine, öğretmen “Arkadaşınızın saatini alarak şaka yapmak isteyen kimse saati geri versin çocuklar” der.
Ancak sınıftan hiç kimse ben aldım demez, bunun üzerine öğretmen; “Tüm sınıf tahtaya kalksın ve gözlerini kapatsın, ben aç demeden de kimse açmasın” diye ikaz eder.
Arkadaşının saatinde ilk günden beri gözü olan öğrenci, spor odasında bir fırsatını bulup arkadaşının çantasından saati alarak cebine koymuştu. Öğretmenin uyarısına rağmen de yaşayacağı mahcubiyetten dolayı “Ben aldım” diyememişti.
Öğretmen, hiç atlamadan tüm cepleri kontrol eder ve bulduğu saati sahibine teslim eder, fakat kimin cebinden çıktığını kimse anlayamaz.
Yıllarca o mahcubiyetle yaşayan öğrenci, bir gün öğretmenini yolda görür; “Hocam o saati ben çalmıştım, ama siz benim hırsız olduğumu arkadaşlarıma söylemediniz. O zamandan beri merak ediyorum, neden?” Öğrenci, ömrü boyunca unutamayacağı hiç beklemediği müthiş cevabı alır. Öğretmeni; “Size gözlerinizi kapatın dedikten sonra ceplerinizi ararken ben de gözlerimi kapatmıştım, o nedenle saat kimin cebinde çıktı bilmiyorum” diye müthiş bir cevap verir.
Konya Valimizin, Öğretmenler Günü nedeniyle hazırlanan programda en ön sırada oturan birinin ayak ayak üzerine atmasıyla ilgili sözlerinin kamuoyunda gündeme gelmesiyle birlikte, birçok kişi ileri geri konuştu.
Millet olarak biz, büyüğümüze hele hele de devlete karşı saygımızla sadakatimizle nam salmış milletiz. Askerimizin, polisimizin başarısının en önemli etkenlerinden birisi de emir komuta zincirindeki saygıdan gelmektedir.
Ayağını dikerek oturan kişi çok yanlış yapmış, onu haklı olarak uyaran Sayın Valimiz de o kalabalıkta “Sen bilader öğretmen misin” diyerek sormuştur. Vali Bey, belki şu şekilde uyarıda bulunsa, çok daha etkili olabilirdi diye düşünüyorum; “Arkadaşlar, güzel kalpli öğretmenlerimiz ortamı o kadar çok ısıtmışlar ki; bazı arkadaşlar fazla rahat oturuyorlar.”
Toplumda yaşayan her birey de oturuşuna, kalkışına, giyimine, davranışına, yemesine ve içmesine elbette dikkat etmeli, “Ben boş bulundum, özür dilerim” diyecek duruma düşmemelidir.