Yaşamımız boyunca birçok sorunla karşılaşırız. Ekonomik, psikolojik sorunlar, hastalıklar vs. Bana kalırsa yaşamımız boyunca karşılaşacağımız en büyük sorun kim olduğumuzu bilmeyişimizdir.Bunun sonucunda yani kim oluşumuzu bilmememiz, diğer tüm hayati sorunlarımızın çözümsüzlüğüne doğrudan etki etmekte. Kendimize “sen kimsin?” diye bir soru yönelttiğimizde aynaya bakıp “işte bu benim” cevabını veririz. Sahi, aynada gördüğümüz varlık gerçekten biz miyiz? Aynaya baktığımızda gördüğümüz varlık bizim en fazla 100 yıl kullanacağımız kıyafetimizden başkası değildir. Gerçek kendimizi o aynada göremeyiz.
Önceliklerimiz de verdiğimiz cevaba göre değişkenlik gösterir. Aynaya dönüp “evet bu benim” diyen kişi, bağımsız düşünebildiği andan itibaren en fazla 50-80 yıl arasına kadar kıyafetine yani vücuduna öncelik verir. Doğar, okula gider, yoğun çalışır, sınavlarını verir, işe girer, işinde yoğun çalışır ve terfi alır. Para kazanmak ve rahat bir yaşam sürmek için elinden geleni yapar. Tüm bu çabalar aynada gördüğümüz kıyafet içindir. 80. yılın sonunda tekrar aynaya baktığında olası düşünce şu olmalıdır: “Bunun için mi çabaladım, okula gittim, çok çalıştım, işimde yoğun çalıştım, terfi aldım. Varıp geldiğim durum ne?” Sorgulamanın sonucunda geldiğimiz nokta “hiç” olacaktır. Vücudun yaşlanması, yani kıyafetin eskimesi engellenememiştir. O halde vücudumuz biz değil isek, gerçek benliğimiz kim?
Gerçek kendimizi o aynada göremeyiz. Çünkü insan, beden ve ruhtan oluşan bir canlıdır. Beden yani vücudumuz, kıyafetimizdir. Onu bir müddet sonra üstümüzden çıkarıp atacağız. Peki ruh için aynı şeyi söyleyebilir miyiz? Ruhumuzu bedenimizin hizmetine sunmak mı, bedeni ruhumuzun hizmetine sunmak mı doğru? Okula gittik, işe girdik, sürekli çabaladık peki gerçek kendimize ne kadar yatırım yaptık?
Ünlü bilgisayar tasarımcısı Steve Jobs’un hayat hakkındaki görüşleri, gerçek kendimizi tanımayı ve hayatımız hakkında bir durup düşünmemizi, sorgulama yapmamızı sağlıyor:
İş dünyasında başarının zirvesine ulaştım.Başkalarının gözünde, benim hayatım başarının somut bir örneğidir.Ancak, işi bir tarafa bırakırsak, çok az keyif aldım. Sonunda, zenginlik alışık olduğum hayatın sadece bir unsuru.
Şu anda, hasta yatağımda yatıyorken bütün hayatımı hatırlıyorum. Anlıyorum ki tüm gurur duyduğum tanınma ve zenginlik solgun ve yaklaşan ölümün yüzünde anlamsızlaşıyor.Karanlıklarda, yaşam ünitesinden gelen yeşil ışıklara bakıyor ve mekanik uğultularını duyuyorum. Ölümün yaklaşan çizgilerinde tanrının nefesini hissediyorum. Şimdi biliyorum, bir ömür boyu biriktirdiğimiz zenginlik bitecek. Zenginlikle ilgisi olmayan şeylerin de peşinden gitmeliyiz.
Bundan daha önemli şeyler olmalı.Hiç durmadan zenginliğin peşinden gitmek, kişiyi benim gibi şaşırmış birisine çevirir.
Tanrı bize, herkesin kalbindeki sevgiyi hissetmek için duygular vermiştir. Zenginlikle gelen yanılsamalar değil.
Hayatım boyunca kazandığım serveti birlikte götüremiyorum. Ne götürebiliyorum, sadece aşkla çöktürülmüş anılar.
Gerçek zenginlik sizi takip edecek, eşlik edecek, güç verecek ve devam etmeniz için ışık verecektir. Sevgi binlerce mil seyahat eder. Hayatın sınırı yoktur. Nereye gitmek istiyorsanız gidin. Ulaşmak istediğiniz en üst noktaya ulaşın. Bu tamamen sizin kalbinizde ve ellerinizdedir.
Birisini arabanızı kullanmak için, para kazandırmak için işe alabilirsiniz, fakat hastalığınızı taşıyacak birisini bulamazsınız. Kaybedilen şeylerin telafisi olabilir. Fakat kaybolduğu zaman bulunamayan bir tek şey var “hayat”
Şu anda hayatın hangi evresinde olursak olalım, zamanla, perde iniyorken onunla yüzleşeceğiz.Ailenize, eşinize, arkadaşlarınıza değer verin.Kendinize iyi bakın. Diğerlerine değer verin..
Hayatın anlamı, gerçek benliğimizi bulmaktan geçer. Gerçek benliğimizi kavradığımızda hayatımızı şekillendirebiliriz. İçimizdeki gerçek benliğimizi bulup, beslememiz dileğiyle..