Güzel ülkemizde yanlış ve hoşa gitmeyen durumlar olduğu gibi, dünkü Türkiye'den eser kalmamış, birçok güzellikler de var.
30'lu yaşlara kadar olan gençlerimiz bilmezler fakat 30'un üzerinde olan tüm bireyler arasında, tabi kişilere göre olumlu ya da olumsuz olması tartışılabilir, birçok değişimin de olduğunu kimse inkar edemez.
1996 yılında Refahyol iktidarı döneminde çıkarılmış olan, kişileri tütün ve tütün mamullerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklam, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve tedbirler almak amacıyla, sigarayla mücadele kanunu yürürlüğe girmişti.
Dünkü Türkiye'den misaller verirken, bugünkü Türkiye'de yaşayanların, hadi canım olur mu öyle şeyler, diyecekleri misaller yazacağım. Bu olumsuzlukları yaşayanlar olarak bizler hatırlıyor ve hatırlatıyoruz.
Hastaneye tedavi amacıyla giden ve nefes darlığı çeken birini tahayyül edin. Hastanenin daracık koridorlu polikliniklerinin kapısının önünde, oturulacak bankların yetersizliğinden hastaların birbirlerini itmelerini, önce ben gireceğim kavgalarını ve tüm bunların üzerine bir de sigara dumanının altında saatlerce kuyruklarda beklendiğini düşünün.
Bugünkü gibi, her ne kadar tümü banka kredisiyle alınmış olsa bile, özel aracınız olmadığından, şehirlerarası yolculuklarda otobüsü tercih etmek zorundaydınız. Otobüse biner binmez açılan müzik eşliğinde yakılan sigaraya kimsenin müdahale etmeye hakkı yoktu. Sizin rahatsız veya hasta olmanız, küçük bebeğinizin olması hatta sigaraya karşı alerjinizin olması, kimseyi ilgilendirmezdi.
Şoför bey namaz vakti geçmek üzere, uygun bir yerde durabilir misiniz dediğinizde, vardığın yerde kaza edersin, hazır cevabına muhatap olur ısrar ettiğinizde, durdurulan otobüsten inebileceğiniz söylenirdi.
Sizin öksürmelerinize aldırış etmeden duman altında, yarış pistlerine dönmüş ve şimdiki gibi duble yollar yok haliyle, kamyonu geçebilirsem sollarım edasıyla ''şoförsen bas gaza'' özlü sözlerin eşliğinde yolculuk edilirdi.
Kahvehane, pastane gibi kapalı olan tüm mekanlarda, sigara dumanı altında oturmak zorundaydınız ve kesinlikle şikayet etme hakkınız yoktu.
İşyerinizde temizliğinizi yapmış müşteri bekliyorsunuz ve beklenen müşteri, elinde külü ucunda birikmiş olan sigarasıyla girerdi. Raftaki gömleği indirmenizi isterken, elindeki sigaradan son bir nefes daha çekerek, dükkanın ortasına külün düştüğü hadi neyse, izmaritini de atar ve ayağıyla ezerek yok etme mücadelesi verirdi.
AK Parti'nin 2008 yılında "Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında'' çıkarttığı kanun, 1996 yılında çıkartılan kanunun takipçisi olarak, sigaraya alenen savaş açmış oldu. Son çıkan düzenlemelerde sigara paketlerinin üzerine, sigaranın sağlık açısından zararlarını simgeleyen resimlerin basılması ise ciddi manada satışların düşmesini sağlamış. Sigarayı hiç içmeyen biri olarak, bir gün sigara içmeyenlerin bu kadar rahat edeceğini hiç düşünmemiştim.
SİGARAYA YASAL OLARAK SAVAŞ AÇAN VE DESTEKLEYEN HERKESİ KUTLUYORUM, İÇENLERİN DE AZİM VE KARARLILIKLA İÇMEME MÜCADELESİ VERMELERİNİ TEMENNİ EDİYORUM…