Halide Edip Adıvar’a Göre: BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA AZARİ KÖYÜ KADINLARI

Halide Edib Adıvar (d. 1884 - ö. 9 Ocak 1964), Türk yazar, siyasetçi, akademisyen ve öğretmen idi. Halide Onbaşı olarak da bilinir. Kurtuluş Savaşı sırasında uzun süre Akşehir’de kalmıştı.

            Balkan Savaşları sonunda öğretmenlikten istifa eden Halide Edip, Kız Mektepleri Umumi Müfettişliği görevine getirildi. I. Dünya Savaşı başladığında bu görevdeydi. 1916'da Cemal Paşa'nın daveti üzerine okul açmak üzere Lübnan ve Suriye'ye gitti. Arap eyaletlerinde iki kız okulu ve bir yetimhane açtı. Yazar, hayatının buraya kadar olan bölümünü Mor Salkımlı Ev adlı kitabında anlatmıştır.

            Birinci Dünya Savaşı’nın en yoğun olduğu dönemde Suriye’ye giden Halide Edip, trenle yaptığı bu yolculuğu  yine “Mor Salkımlı Ev” adlı eserinde anlatmaktadır. İstanbul’dan yola çıkan yazar Eskişehir üzerinden Konya’ya hareket etmiştir. Trenle gidilen bu yolculuk sırasında tren Azarı İstasyonu’nda uzun süre bekletiliyor.   İşte Halide Edip’in kaleminden İşte bundan sonra yaşananlar:

            `Eskişehir’den Konya’ya uzanan çıplak sarı saha çok sıcaktı. Akşehir’i geçtikten sonra bir köy istasyonunda tren iki saatten fazla kaldı. Beraber yolculuk yaptığımız Hamdullah Suphi Beyle oracıkta trenden indik. Tren istasyonu bir sefalet sahnesi idi. Her yerde garip bir sefalet ve zavallılık kokusu vardı.

            İstasyonda trenin iki saatten fazla kalmasından yararlanarak oracıktaki bir köyü gezdik. Bu yirmi beş evli köyde hemen hiç erkek yoktu. İhtiyar kadınlar kapıların önlerinde elleri şakaklarında oturmuş düşünüyorlar, çocuklar sokakta oynuyor, bir genç kadın grubu da omuzlarında çapalarıyla tarladan dönüyorlardı.

            Kadınların yalnızlığı, tozun sıcak sıkıntısı, anlatılmaz bir anıdır. Tarladan dönen kadınlar, tozlu köy sokağına çömeldiler. Hepsi birer birer kocalarının isimlerini söylerken birdenbire hıçkırarak ağlıyorlardı. Savaşın henüz ikinci yılında idik.  Fakat bu kendi hallerine bırakılmış kadınların güçleri tükenmiş, harbin ne zaman biteceğini soruyorlardı. Bunlar sadece cephedeki sevgililerini düşünmekle kalmıyordu, bütün Türkiye’yi ve orduyu beslemek görevi Anadolu kadınlarının omuzlarına yüklenmişti.  Herhalde bu zavallı kadınlar bir hayli yıl daha bu yükü taşıyacaklardı ve zavallıların pek azı dünya gözüyle kocalarını veya oğullarını görebileceklerdi.”

            Köyden ayrılan Halide Edip ve Hamdullah Suphi, Konya’ya doğru yollarına devam etmişler ve Pozantı’ya kadar trenle yolculuk yapmışlardı. Buradan da İslâhiye’ye Kamyon ile geçmişlerdi. Bu yolculuk sırasında yaşlı bir kadın ile yaşadıkları duygusal olarak zirveye çıkmalarına neden olmuştu. Halide Edip, Mor Salkımlı Ev adlı eserinde:

            “Bütün bu yaşadıklarımızdan sonra yüreğim parça parça kamyonun arkasında yola bakarken Hamdullah Suphi’nin bir çocuk gibi hıçkıra hıçkıra ağladığını gördüm. O günden beri Hamdullah ile aramızda fikir ayrılığı olsa onun kadınlar için nasıl bir çocuk şefkatiyle ve merhametiyle ağladığını hatırlarım. Aramızdaki boşluk ve çukur hemen dolar.”

            Not: Günümüzde Akşehir’e bağlı Azari (Gözpınarı) Mahallesi olarak bilenen Azari köyü, Konya Akşehir arasında, Akşehir’e 24 km, anayoldan 7 km içerde bir kaynak suyun akış güzergahına yerleşmiş bir Anadolu köyüdür. Köyün kuzeyinden Haydarpaşa-Kurtalan demiryolu geçmektedir. Eskiden beri bu köydeki istasyon karşılıklı tren geçişlerinde bekleme istasyonu olarak kullanılıyordu.

 

{ "vars": { "account": "G-5Z2CE4T8R8" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }