5-10 Temmuz etkinlikleri arasında, yaptıkları işten en çok haz alan ve gurur duyanların, sadece fotoğraf sergisi açanlar olduğunu söylesem, yalan söylememiş olurum.
Fotoğraf sergilerini ziyaret edenlerin bu satırları okurken, bana katıldıklarını hissediyorum.
Kendilerini öyle kaptırmışlar ki, sergiye gelen her misafire, bir bir o fotoğrafları nerede, nasıl, hangi şartlarda çektiklerini bıkıp usanmadan defalarca anlatıyorlar. O kadar güzel anlatıyorlar ki, neredeyse tüm fotoğrafların bir kopyasını alıp evinize, iş yerinize çerçeveletip asmak geliyor içinizden.
Çekmiş oldukları binlerce resim içerisinden, sadece bir kısmını yayınlıyor olmaları bile onların içini acıtıyor. Çünkü her bir karede Akşehir’in doğal ve eşsiz güzellikleri var.
Akşehir’de yaşamış ve yaşayan güzel insanların resimlerine baktığınızda onların, Akşehirli olmanın ayrıcalık olduğunu ifade etmeye çalıştıklarını yüz mimiklerinden fark edebiliyorsunuz.
Fotoğraf çekmek dışarıdan göründüğü gibi, makineyi eline al tek gözünü kısarak deklanşöre bas, çıkan fotoğrafı tap ettir ve çerçeveye yerleştir, işte bu iş öyle olmuyor. Eğer öyle düşünen varsa da sergi açan arkadaşlarımıza haksızlık etmiş olurlar.
Fotoğrafçılık; günün herhangi bir vaktinde, gecesinde gündüzünde, soğukta sıcakta, karda yağmurda, hatta fırtınalı bir anda bile, görüntüye girmesini istediklerinizin hepsini, o kareye sığdırmayı başarabilmektir. Fotoğrafçı sizin birkaç saniyede gördüğünüzü çekebilmek ve size sunabilmek için, belki günlerce o anı bekliyor.
O fotoğraflardan maddi karşılık beklemeseniz de hatırla gönülle elinizden alan birçok taliplisi var. Kitaplarına kapak yapanlar, tarihi bilgileri yazarken kullananlar ve günümüzün olmazsa olmazı sosyal medya kullanıcılarımız var. Zaten en büyük talipli de onlar, o uyanık tayfa ben çektim havasıyla fotoğraflarınızı paylaşıyorlar. Hem de sizin o anı yakalamak için günlerce uğraş verdiğinize hiç aldırmadan ve müsaade istemeden, sağını solunu kırpar o resimleri sahiplenir ve sizin sırtınızdan, tıklanma karşılığında para kazanırlar.
Siz koca yürekli Akşehir sevdalıları bu gerçekleri bildiğiniz halde, yine de her 5-10 Temmuz’da emek verdiğiniz resimlerinizin sergisini yenileyerek zenginleştirmek için yorulmadan üşenmeden resim çekmeye devam edersiniz.
Nevzat Gürbüz; Nasreddin Hoca ve Turizm Derneği bünyesinde bulunan sıra yarenlerinin 50 yıllık duayeni, 1945’ten günümüze tüm yarenlerin ve yapılan bazı programların resimlerini sergiliyor.
Fikri Er; “Sende de bende de anısı var” sloganıyla, her yıl olduğu gibi bu yıl da “Akşehir’in Hafızası” sergisini düzenliyor. Fikri Er, Akşehir’e ait yüzlerce tarihi fotoğrafın olduğu, çok geniş bir albüme sahip. O fotoğrafları kimde görse, ya orijinalini ya da bir suretini temin ederek, gelecek nesillere aktarmayı kendine vazife edinmiş bir Akşehir sevdalısı.
Ahmet Genç; “Akşehir’den İnsan Manzaraları” adıyla, hazırlıksız ama izin alarak sokakta gördüğü her yaştan ve her meslekten kişilerin fotoğraflarını çekerek yayınlıyor.
Muhasebeci Halit Kinvan; “Dünyanın Ortası, Hoca Nasreddin Diyarı, Gülmece Başkenti Akşehir” adıyla, şehrin tarihi yapılarını, sokaklarını, şehrin farklı noktalarından güneşin doğuşu ve batışını, doğa fotoğraflarını sergiliyor. Halit Kinvan Ayrıca, 1975 yılından beri çektiği fotoğraflarını, kendine ait sosyal medya sayfalarında yayınlıyor.
Akşehir Fotoğraf Amatörleri Derneği, kısa adıyla AKFAD bünyesinde bir araya gelen birçok Akşehirli fotoğrafçının, daha profesyonel çalışmalarına şahit oluyoruz. AKFAD da bu yıl, sahip oldukları fotoğrafların bir kısmını sergiledi.
Ben görmedim duymadım diyenler; sergilenmekte olan fotoğraflar toplanmadan, bir an önce gidin ve ziyaret edin.
Fotoğrafçıların ortak beklentisi; Çalışmalarının “Akşehir fotoğrafları yarışıyor” adıyla, jüri önünde yarışmaların düzenlenerek, bir nebze de olsa kendi aralarında tatlı bir farklılık ve farkındalığın oluşmasını talep ediyorlar.