Sabah uyanıyorsun, her tarafta bir enkaz. Geceden kalma barut kokusu genizleri yakarken, bombalardan arta kalan dumanlar şehri kuşatmış.
Sabah uyanıyorsun, dün birlikte olduğun insanların çoğu enkazdan hayat kurtarma derdinde.
Enkaz altında bir can pazarı. Ölen oluyor da geride kalanlar bir korkuyla yaşıyordu.
Filistin'de çocuk olmak; Sabah uyanıyorsun ve bir bakıyorsun dün birlikte oyun oynadığın çocuklar cennete uçmuş ve geride sadece oyuncakları kalmış...
Filistin'de çocuk olmak; Mızıkçılık yapanlara karşı dürüstçe hayatta kalmaya direnmek. Ailesini kaybettiğini öğrenip gözyaşlarını içine akıtmak...
Filistin’de çocuk olmak; acıması olmayan bir dünyaya rağmen, Mescidi Aksaya sarılmak demek.
İşgal altında olup Kudüs’e tutunmak demek.
Zalimin zulmüne karşı mazlumun duası demek.
Medya karşısında zaferlerini ilan edenlere karşı masumiyetini hakka arz etmek demek.
Dileğimiz savaşın bitmesinden yana. Çocuk, kadın ve tüm Masum insanların suçsuz yere ölmemesinden yana. Barıştan yanadır dileğimiz. Elimizden bir şey gelmiyor; zalime lanet okumaktan başka. İnsan hayatı üzerinden oynanan savaş adlı kumarda insanlık kaybediyordu.
***
Çoğumuz sadece vicdanımızı terbiye ediyorduk.
Sosyal platformlarda yorum kısmına beddualarımızı yazıyoruz. Peki ya sonra? Orada yaşanan acının videosundan başka bir videoya geçiyoruz. Karşılaştığımız komik videolara kahkaha atıp gülüyorduk. Vicdan terbiyemiz, izlediğimiz acı dolu videonun süresi kadardı. Sonrası yok.
Ne günahı var bir çocuğun ya da bir ananın?
Çocuklar ölmesin. Çünkü yaşanması gereken o güzel yarınlarda onların da hakkı var.
Ne yazık ki gerçek olan şuydu...
“Çocukken resim defterlerine güzel bir dünya çizenler bugünün gözleri kan bürümüş savaşı tercih eden büyükleri değil miydi!”
Filistin'de çocuk olmak, bütün dünyanın gözü önünde ölmek demekti. Savaşın en masumu çocuklardır. Bir masumun canına kıymak, en büyük zulüm ve soykırımdır...
***
Vicdan
Paul Warfield Tibbets
Amerikalı asker bir pilot. Amerika Birleşik Devleti hava Kuvvetleri'nden Tuğgeneral rütbesiyle emekli olmuştu. 2.nci dünya savaşı sırasında 6 Ağustos 1945 tarihinde Little Boy yani küçük çocuk adı verilmiş, savaş tarihinin ilk atom bombasını Japonya'nın Hiroşima kenti üzerine bırakan Enola Gay adlı B-29 tipi uçağın pilotuydu.
Paul, savaşı bitiren atom bombasını uçaktan yeryüzüne bırakırken bir kahraman ilan edildi.
O bir savaş kahramanıydı.
Yetmiş binden fazla insanın ölümüne sebep olan bir kahraman.
O dönemin başkanı Harry Savaşın bitmesi için böyle bir karar vermişti. Amaç daha fazla can kaybının olmaması ve savaşın bitmesi.
Öyle de oldu Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombaları savaşı bitirmişti.
O gün, gökyüzünde bir uçak bir paraşüt bıraktı. Paraşütün ucunda bir şey vardı. Kimse ne olduğunu bilmiyordu.
Kim bilebilirdik ki! kimi sokakta, kimi kahvaltıda kimi yatakta böyle yakalanacaklardı ölüme...
Başkan Harry’nin emriydi bu. Çünkü savaş bitmeyecek gibi görünüyordu. Ona göre savaşın bitimini sağlayacak küçük çocuk ve şişman adam kod adlı atom bombalarıydı.
Ucunda 300 metrelik bir bomba taşıyan paraşüt yere yedi yüz metre kala infilak etmişti. İstenilen şey, mümkün olduğu kadar insan ölmesi. Öyle de oldu! Hiroşima da 65 bin Nagazaki de 70 bin insan ölüyordu.
Savaş kahramanı ilan edilen o pilot Yıllar sonra bir röportajda kendisine Vicdani bir rahatsızlık hissediyor musun gibi soru sorulduğunda aynen şu cevabı vermişti.
"Hayır, ben her gece yastığa başımı rahat koyuyorum. Çünkü ben vatanıma hizmet ettim.
Vicdanım çok rahat ben sadece bana verilen görevi yerine getirdim."
Binlerce insanın ölümüne neden olan o pilot bir savaş kahramanıydı.
Aynı soru o dönemin Amerika başkanı olan Harry’e sorulduğunda ise bir üzüntü içinde sadece:
" Çocuklar öldü... yüzlerce belki binlerce çocuk öldü " diye cevap veriyordu.
Sonuç olarak;
" Vicdan dediğimiz şey, üzülmek değildir. Vicdan dediğimiz şey, şayet akıl ile birlikte kullanılmazsa hiçbir işe yaramıyor..."