Hikâye kitabı post –modern bir kitap. Moderni biliyoruz da post ne? Post bildiğim kadarı ile modern sonrası demek. Post-modern, modernlikte her şey bitti. Yazılanlar çizilenler bitti. İşin “postu” yani modernliğin sonrası kaldı. Offf! Valla ben anlatırken sıkıldım. Şimdi google’de başvurup anlatmak istemiyorum. Post– modernin! Konu ile anlatılacak çok şey vardır. Yalnız benim ilgimi çekmediği için, bu kadarla yetiniyorum.
Şunu söyleyeyim; post-modernlik modern düşünceyi, rasyonelliği, hakikatlerin ve gerçeklerin mutlak olmadığını, herkesin bir gerçeği vardır düşüncesini savunur.
Anlatırken sıkıldım. Benim hikâyeciliğim, yalın bir dil, özgün ve gerçekçi bir temel üzerine kurulu, olay örgüsü gündelik yaşamdan edinilmiş, olay dizisi yapay ve abartılığı özelliklerden koparılmış olmalı, edebiyatsızlık, yerlilik ve canlılık, kısalık, özlülük olmalı, içten olmalı, samimi olmalı, monoloğlu olmalı… Post-modern hikâye bana çok farklı geldi,
Yazar Feyyaz Sağlam kitabının 10.sayfasında “...elinizdeki (sözde) roman da aşureye benzedi bence. Elimden geldiğince yapmaya çalıştım. Kıvamını tadını bilemedim. Sahi aşure sever miydiniz?” diye soruyor.
Kitap 16 bölüm, Yazar Feyyaz Sağlam kitabında ve Akşehir Firuze Kafe’de söyleşisinden, kitabını arkadaşlarının kışkırtmaları ile yazdığını söylüyor. Akşehir’de ilkokulu ve liseyi okuduktan sonra Akşehir’e 32 yıl gibi uzak kaldığını ve kendini ve kalemini özgür bırakarak bu kitabı yazdığını kitapta, roman, hikâye, anı, antropoloji, sosyoloji ve mitolojinin karıştığından bahseden yazar, kitabın bir tür aşure olduğunu söylemektedir.
Post-modern yazım karmaşık bir örgü ağı ile yazılmış Akşehir kültürü ve Akşehirliler üzerine yazılmış Akşehir’i ele almış bir hikâyeler.
Hikâye kitabını okurken, Kafka, Elias Canetti, Atilla İlhan, Cemil Meriç, Zülfi Livaneli, James Joyce, Veysel Karani, Şehriyar, Muazzez Abacı, Hasan Heybetli, Yıldırım Beyazıt, Timur, Ece Ayhan, Yunus Emre, Montaıgne, Akşehir eski belediye Başkanı Cevdet Köksal, yine Akşehirli Can Tuğrul, Berber Nazmi Avcıoğlu, Darbaz Bölükbaşı, Hambal Şali, Yüzbaşı Deli Cevdet, Pablo Picasso…. gibi yazarlardan, Akşehir insanından ve Akşehir’den bahsediliyor.
Şunu söylemek istiyorum. Post –modern hikâye okurunun geniş bir kültür birikimi olması gerekli. Akşehirli kişileri, karakterleri, Akşehir’in anlatımları çok güzel. Yalnız bağlantılar, modernliğin ötesi... bilgi ve birikim gerekli.
Genel anlamıyla güzeldi, kitabı bir oturuşta okudum. Şahmaran‘ın Akşehir Hikâyesini, yine Akşehir Sinemaları Hikâyesi, Uzay Sineması Sokağı, Bermende’den Atina’ya Bir Çeyiz Bohçası Hikâyesi bölümleri gibi bölümleri daha çok dikkat ve ilgimi çekti.
Feyyaz Sağlam’ın Akşehir Hikâyeleri kitabının Akşehir tarihine, kültürüne, farklı bir yaklaşımla yazdığı eserinin faydalı olduğunu düşünüyorum.