İman, dünya ve ahiret saadetinin rehberidir. İman insan için bir huzur ve mutluluk kaynağı, başarıya götüren azim ve gayretin başıdır. İnsana sorumluluklarını hatırlatan, iyiliklere ışık, kötülüklere karşı kalkandır.

İmanla varılacak hedef, dünyada Salih ameller, güzel ahlak, hakkı ve sosyal adaleti ayakta tutmak, sevgi ve kardeşliği yeryüzünde hâkim kılarak barışı sağlamaktır.

İman düşünmek (tefekkür), İhsan (iyi işler yapmak, yaptığını en iyi yapmak, Allah'ın kendisine ihsanda bulunduğu gibi başkalarına ihsanda bulunmak), Allah'ın rızasını kazanmak için ibadet ruhuyla öğrenmek, yapmak, çalışmak ve yaşamak, insanlığa daha faydalı, hayırlı bir insan olmaktır. Allah sevgisi ve korkusu içerisinde olan bir insan sahibinin hayatında tembellik, vahşet, zulüm bir arada bulunmaz. İman küfrü, şirki, nifaka yer olmadığı gibi kin, nefret, düşmanlık, fitne, fesat gibi kötülüklerle de beraber olamaz. Kaba, zorba da olamaz. O merhamet, şefkat ve nezaketle hareket eder.

Ahiretini dünyaya değişmez, hesabını vereceği bir hayat yaşar.

Elbette böyle hakiki bir imanla yaşanan hayat, büyük bir cevher ve hazinedir. Şerefle, izzetle yaşanmış bir hayattır. Böyle bir hayata zillete yer yoktur.

Allah'a iman eden mü'min, vatanına ve milletine ve değerlerine sıkı sıkıya bağlıdır. Malından hatta canından vazgeçer, ancak mukaddesatından asla vazgeçmez.

Sözü Millî şairimiz Mehmet Akif'in insan ve inancımızda ilgili şu beyti konuyu özetlemektedir.

“İmandır o cevher ki, İlâhî ne büyüktür!

İmansız olan paslı yürek sinede yüktür! "

[29/5

Allah’a iman eden insan, her işinde Rabbinin rızasını gözetir. Ailesinin, akrabalarının, komşularının ve yanında çalışanların haklarını korur. Sorumluluk üstlendiği her işi, emanet bilinciyle yerine getirir.

Allah’a iman eden insan, zerre kadar da olsa hayrın ve şerrin mutlaka bir karşılığı olduğunu bilir. Ahiretini dünyaya değişmez, hesabı verilebilir bir hayat sürer.

Allah’a iman eden insan, kaba ve zorba olamaz. Aksine bütün işlerinde istişareye önem verir. Merhameti ve şefkati ilke edinir.

Allah’a iman eden mümin, vatanına ve milletine, dinine ve değerlerine sıkı sıkıya bağlıdır. Malından hatta canından vazgeçer, ancak mukaddesatından asla vazgeçmez.