Eğitim-İş Sendikası bünyesinde faaliyet gösteren Okuma Atölyesi Grubu, Nisan ayı etkinliğinde Rus edebiyatının önemli temsilcilerinden Nikolay Vasilyeviç Gogol’un “Ölü Canlar” adlı eserini masaya yatırdı. Sendika bürosunda gerçekleştirilen buluşmada, romanın edebi değeri ve günümüze yansımaları detaylı şekilde değerlendirildi.
Edebiyat çevrelerince Gogol’un başyapıtı olarak kabul edilen “Ölü Canlar”, yazarın on yılı aşkın bir süre üzerinde çalıştığı bir roman olarak biliniyor. Ancak Gogol’un yaşadığı psikolojik kriz sonucu, eserin ikinci cildine ait el yazmalarını 1852 yılının Şubat ayında yaktığı ve romanın tamamlanamadan kaldığı ifade edildi. Yine de kurtarılan bazı sayfalarla, Rus editörler tarafından ikinci cilt basılabilmiş.
Toplantıda, Gogol’un romanı yazarken ki amacının yalnızca bir dolandırıcının hikâyesini anlatmak değil; Rus insanının eksik ve yozlaşmış yönlerini bir karakter üzerinden gözler önüne sermek olduğu vurgulandı. Romanın başkahramanı Pavel İvanoviç Çiçikov’un sıradan bir Rus vatandaşı olarak seçilmesi de bu bakış açısını desteklemektedir. Gogol, bu karakter aracılığıyla dönemin Rusya’sındaki bürokrasi, toprak ağalığı, rüşvet, yozlaşma ve toplumsal çürümeyi eleştirel bir dille yansıtmaktadır.
Romanın çarpıcı konusuna göre Çiçikov, son nüfus sayımından sonra ölmüş ancak kayıtlarda hâlen yaşıyor gözüken serfleri, sahiplerinden satın alarak devlet karşısında bunları ipotek ettirmekte ve maddi kazanç sağlamaktadır. Toplumun bu yasa dışı durumu bilmesine rağmen sessiz kalması da Gogol’un eleştiri oklarını yönelttiği bir başka alandır.
Okuma Atölyesi üyeleri, toplantıda kitaptan seçilmiş bazı anlamlı alıntılarla romanın felsefi ve toplumsal sorgulamalarına da dikkat çekti. İşte o alıntılardan bazıları:
“Toplumdan uzak bir yaşam sürmekten, doğayı doya doya incelemekten, iyi bir kitap okumaktan daha güzel ne vardır şu yeryüzünde?”
“Hayat nedir? Acılar vadisi. Dünya nedir? Hissiz insan kalabalığı.”
“Eğitim işi her şeyden daha güç bir iştir. Kendini eğitememiş birisi çocuklarını nasıl eğitebilir? Çocukları ancak kendi hayatınla onlara örnek olarak eğitebilirsin.”
Etkinlik sonunda yapılan değerlendirmede, Gogol’un eserinin yalnızca bir dönemin değil, her çağın toplumsal bozulmalarına ışık tutabilecek evrensel bir metin olduğunun altı çizildi.