Akşehirli olarak Nasreddin Hoca sıra yarenlerinin sergiledikleri oyunlara mutlaka katılımınız olmuştur.
Yarenlerimiz her yıl uzun kış günlerinde, AKM'de halkın yoğun ilgisi ve beğenisiyle oyunlarını sergilemektedirler.
Belki aynı oyunu çok defa izlemiş olmanıza rağmen, her seferinde ilk kez seyrediyor gibi keyif de almışsınızdır. Çünkü yarenlerimiz, amatör ruhla sergiledikleri oyunlarında rollerini, aslında birçok profesyonel oyuncuya taş çıkartacak kadar içten ve samimi oynamaktadırlar.
Genellikle salon dışında 5-10 Temmuz festival dönemlerinde sergilenen “dilsiz oyunu” belki de birçoğunuz tarafından abartılı bulunmuş, çok sıradan bir gösteri olarak algılayanlarınız bile olmuştur. Bu durum; izlediğimiz bu gösterinin, aslında Kurtuluş Savaşı dönemlerinde, düşmana karşı yapılan mücadelelerin bir çeşidi olduğunu bilmediğimizden kaynaklanmaktadır.
Deri işleme atölyelerinde (Tabakhane) çalışan işçilerin, Milli Mücadele dönemlerinde, gece evlere baskın yapan Yunan askerlerini korkutmak, yıldırmak ve en azından gece baskınlarının yapılmasını önlemek maksadıyla akıl ettikleri bir silahsız mücadeledir.
Baca kurumlarını suyla karıştırarak el, yüz, kol ve bacak bölgelerine sürüp, ham koyun ya da keçi derilerini üzerlerine geçirip, yine posttan yapılmış şapka ve boyunlarına astıkları koyun çanları, at ya da manda kuyruklarından yaptıkları bıyıkları ve ellerine aldıkları değneklere de hayvan kafatası ya da boynuzlar bağlayan debbağlar, Milli Mücadelenin sıkıntılı günlerinde kendilerine göre buldukları bu yöntemle, en azından bulundukları yerlerde mücadele vermişlerdir. Geceleri evlere baskın yapan düşman askerlerinin aniden karşılarına çıkarak, korkunç yaratık görünümleriyle korkutmuşlar ve halkın bir nebze olsun rahatlamasına katkı sağlamışlardır.
O dönemde bu mücadeleyi yapanlara da “Tülütabaklar” denilmiştir. Balıkesir'in her yıl 6 Eylül kurtuluş günlerinde canlandırılan temsili “Tülütabaklar” ritüeli; yaşlıların gözyaşlarıyla, gençlerin ise heyecanla takip ettikleri gösterilerin başında gelmektedir.
Bu bilgiler ışığında, bundan böyle; Akşehir Yarenlerinin sergiledikleri dilsiz oyununu farklı bir bakışla izlerken, atalarımızın bu topraklara sahip çıkmak adına neler yaptıklarını tahayyül edelim.
Dilsiz oyununu; bir eğlenme ve gülmece oyunu olmasından ziyade, savunma maksatlı psikolojik savaş metodu olarak ortaya çıktığını unutmadan izleyeceğinizi zannediyorum.