Harese, Arapça bir kelime olup; hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir. Harese aynı zamanda çölde yetişen dikenli bir bitkinin adıdır.
Motorlu araçların olmadığı dönemlerde, develere çöl gemileri denirmiş. Develerin üç hafta boyunca yemeden içmeden, aç susuz, güneşin altında, çölde yürüyen, yük taşıyan, çok dayanıklı ve güçlü hayvanlar olduğu hepimizin malumudur. Her ne kadar günümüzde, araçlar develere eskisi kadar iş düşürmeseler de özellikle Arap Yarımadasında, yine develer kullanılmaktadır.
Birçok insanın ilk defa okuyacağı, develerin bir özelliğinden bahsedeceğim.
Develer çöllerde yetişen, dikenli bir bitki türünü çok severlermiş. Gördükleri yerde o dikenli bitkiye dayanamayıp, kopartıp çiğnemeye başlıyorlarmış.
Fakat o diken, çok sert ve keskin olduğundan, diken devenin ağzının yaralanmasına ve o yaralardan kan akmasına sebep oluyormuş. Tuzlu kan, dikenle karışınca da bu tat devenin çok daha hoşuna gidiyormuş.
Böylece deve dikeni yedikçe ağzı kanıyor, kanadıkça yiyor, bir türlü kendi kanına doyamayıp eğer engel olunmazsa, deve kan kaybından ölüyormuş. İşte bunun adına Harese deniyor, yani gördüğü zararı fark etmeden kendi sonunu hazırlıyor.
Geçmişten günümüze, insanların hali de maalesef develerin halinden pek farklı değil.
İnsanlar, kötü alışkanlıklarının ve arkadaşlıklarının peşinden giderek, maddi manevi zarar gördüklerini fark etmiyorlar. Sadece o anlık ya da günübirlik zevklerin ve menfaatlerin hazzını yaşayarak kazandıklarını düşünüyorlar.
Aslında başlarını kaldırıp etrafa bir baksalar; biz kiminle ne için yola çıkmıştık lakin geldiğimiz yer burası mıymış diyeceklerdir.
Zevk-i sefa içinde, nefsinize düşkün daha ne kadar yaşayabilirsiniz ki, onun da bir süresi olduğunu unutmayın, yarın çok geç olabilir.
Belki şahsi menfaatleriniz, yanlışa dur demenize engel olabilir ama bir gün mutlaka, zevk alarak yediğiniz o dikenler size de batacaktır.
İdealleriniz, hedefleriniz ve kazançlarınız toplum yararına olmadığı sürece; ne siz kurtulabilirsiniz, ne de sizden sonra gelecek nesiller kurtulabilirler.