Önce yemeklerin fiyatlarını sordular, sonra da yarına paramız kalmaz diyerek birbirlerinin yüzüne bakıp çorba siparişi verdiler. Bu arada, yan masada konuşulanlara şahit olan guruptan biri garsonu yanına çağırarak, gençlere çorba yerine ızgara getirmesini söyledi.
Siparişin değiştiğini duyan gençler ‘’gerek yok amca’’ diyerek, siparişi iptal etmek istediler.
Adam gülümseyerek ‘’lütfen, ikramımı geri çevirirseniz çok üzülürüm’’ dedi. Ve bu arada yemek boşlarını alan diğer garson, masaya çayları getirmek için gitmişti.
Arkadaşlarıyla birlikte çaylarını içen adam, bir süre sonra ayağa kalktı ve gençlere ‘’afiyet olsun’’ diyerek, iki masanın da hesapları ödemek üzere lokantanın kasasına doğru yöneldi.
İnanın, gençlerin yüzündeki tebessüm her şeye değerdi.
Biz ne güzel milletiz.
Market kasasında bekleyen kadının yüzü gergin vaziyetteydi, telaş ve mahcubiyet ikisi bir arada çantasını karıştırıyordu. ‘’Yok çıkmadı, şunlar kalsın kızım’’ dedi. Kasiyer de ‘’teyze sen bunları da götür, ben kasaya cebimden koyarım, sen de birazdan gönderirsin kasa da tamam olur’’ dedi.
Hemen arkasında ki beyefendi ise ‘’hanımefendi lütfen yanlış anlamayın, ben eksik kalan miktarı ben kartla öderim, size afiyet olsun’’ diyordu. Kadının yüzündeki gerginlik birden gülümsemeyle karışık duygusallığa dönüşmüştü. Hem kasiyere hem de adama döndü ve şükranlarını belirterek teşekkür ediyordu.
Biz ne güzel milletiz.
Bahçelievler okulunun önünden yürüyen adam, köşede bekleşen çocukları ve ileride bekleyen köpeği görünce adımlarını yavaşlattı. Ve çocukların yanına varınca da durdu. ''Köpekten mi korktunuz canlarım'' dedi. Çocuklar, hep birlikte başlarını sallayarak ''evet geçen gün bir arkadaşımızı ısırdığından beri, artık korkuyoruz'' amca dediler. Adam, ''hadi evinize kadar birlikte yürüyelim'' dedi ve çocukları kollayarak yürürken, ileride bekleyen köpeğe yaklaşınca ayaklarını sertçe yere vurdu ve köpek bulunduğu yerden kaçıp gitti.
Çocukların yüzündeki korku sevince dönüştü ve amca sağ ol diyerek, evlerine doğru koşarak gittiler.
Biz ne güzel milletiz.
Belediyenin caddelere koyduğu giyilmiş kıyafet ve ayakkabı kabinlerinin çok yerinde olduğunu müşahede ediyorum.
Yıprandığından ya da genellikle usandığından artık giymek istemediği kıyafetlerini ihtiyaç sahiplerine vermek maksadıyla, çok güzel bir aracılık hizmeti olmuş.
İnanıyorum ki birçok giyilir durumdaki kıyafetler, usulüne uygun bir şekilde bu kabinlere bırakılmaya devam eder ve yine aynı şekilde ihtiyaç sahiplerine ulaştırılır.
Alan vereni, veren alanı görmeden kimse mahcubiyet yaşanmadan yardımlaşma sağlanmış olur.
Teşekkürler, Akşehir halkına ve belediyesine.