BİR KÖPEK MAĞDURUNUN ÖYKÜSÜ

Sabah ezanından önce it ulumaları it bağrışları ile uyandı. Herkesin bir işi var. Sabahtan kalkacaksın, işine gücüne koşacaksın. Öyle mi? Hepimizin bir işi var, kimi masa başında, kimi bir tezgahta.

Hayat bir döngü. Hayat bir dönme dolap. Perdeyi aralayıp baktı. Sokakta kar vardı. Köpek ulumaları, bağırışları arttıkça artıyordu. Allah vere de bugün de birini parçalayıp, ısırmasalardı.  Pencereden apartman balkonlarını, yağan karı, minareleri seyre daldı. Kalktı sabahtan. Çayını demledi. Allah ne verdiyse, zeytiniydi, peyniriydi kahvaltısını yaptı. Mecburen işe gidilecek, hayat kolay değil, ekmek parası.

Gazetelere bir göz attı. Ankara’da, başkentte sokak köpeklerinin saldırısı sonucu ağır yaralanan bir çocuğun haberi gözüne ilişti. Yine Ankara’nın Mamak ilçesinde bir köpek saldırısı haberi. Ne çok köpek haberi vardı. Camın kenarından çekildi, üstünü giyindi, kravatını takındı, Evin kapısından çıktı. Yerde neredeyse on santime yakın bir kar birikiyordu. Şu anda ne araba çıkar, ne de arabayla iş yerine gidilirdi. Sabahın saat 7.30 sıraları. Ya köpekler! Ya başı boş köpekler!

Ya Ankara’daki çocuk gibi onu da parça pinçik ederlerse, insanların hiç mi değeri yoktu. Hayvanları Koruma Kanunu vardı. Kaçtı maddesi? Bir dakika! Tamam 5199 sayılı Kanun. Kendisinin de 30 yıla yakın bir hukuk bilgisi vardı. Bakalım öyleyse 5199 sayılı kanun neydi? Sorumluluk kimdeydi? Kanun açıktı; sahipsiz köpeklerin sahibi yerel yönetimlerdi. Sahipsiz, zorba sokak köpeklerinden kaynaklı, yaralanmaya mı ölüme mi maruz kaldınız, ölüm ve yaralanmaya maruz kalan insanların veya saldırıya uğrayan hayvanların sahiplerinin şikayetleri hiçbir idare tarafından muhatap alınmamakta, hatta bir geçmiş olsun temennisinde dahi bulunulmamaktadır, Doğru mu? Bu vakalara yönelik kayıtlar var mı? Sanmıyorum. Sahipsiz, başıboş köpeklerin sorumluluğu mevzuata göre, hem merkezi idarenin hem de yerel yönetimlerin sorumluluğu bulunmaktadır.” diyen  “5218 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 7. maddesi, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 14. maddesi, 5199 sayılı Kanunun 15. ve 18. maddesi, 5996 sayılı Kanun, Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği hükümlerine göre, valilikler, büyükşehir belediyeleri, ilçe belediyeleri ve Tarım ve Orman Bakanlığı sahipsiz köpeklerden sorumlu tutulmuşlardır.”5919 sayılı Kanunun 4. Maddesini incelenirse,  5199 sayılı Kanunun 4. maddesinin (g) bendinde ise; “Hayvanların korunması ve rahat yaşamalarının sağlanmasında; insanlarla diğer hayvanların hijyen, sağlık ve güvenlikleri de dikkate alınmalıdır” hükmüne yer verilmiştir.” Yine 5199 sayılı Kanunun 6. maddesinden bahsederek,” Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır” hükmüne göre köpeklerin alındığı ortama bırakılmasının da zorunluluğu yoktur, Yasaya göre saldırgan köpekler yetkililerce öldürülebilir.

5996 sayılı Veteriner Hizmetleri̇ Bı̇tkı̇ Sağlığı Gıda ve Yem Kanununun 9. maddesinin (c) bendinde; “Davranışları insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen durumlarda, veteriner hekim tarafından ötenazi yapılmasına karar verilebilir. Ötenazi işlemi veteriner hekim tarafından veya veteriner hekim gözetiminde yapılır” bu maddeye göre, saldırgan veya hastalıklı sahipsiz köpeklerin insan ve diğer hayvanlar için tehdit oluşturacak şekilde sokaklara bırakılması hukuka uygun değildir.

Evden bu kanun maddelerini düşünerek çıkarken, sahipsiz sokak hayvanlarının korunması için çıkartılan 5199 sayılı kanunda hayvanların korunması için düzenlendiği, oysa insanlara olan zararları ve diğer hayvanlara olan zararlarının düşünülmediği, kanunda değişiklik yapılmasının gerektiği, kısırlaştırmanın da çözüm olmadığını düşünüyordu.

Ayrıca köpek saldırılarına karşı tazminat davası açılarak tazminat hakkı da elde edilebilirdi, bu şekilde kazanılmış pek çok örnek teşkil edilebilecek emsal davalar hakkında da bilgisi vardı.

Neyse çok kar yağıyordu. Evden çıktı, işine yetişecekti, senin gibi onun gibi, herkes gibi. iş yeri uzaklığı olsa olsa yürüyerek on beş dakika diyerek hızlı adımlarla yürümeye başladı. Ardı sıra gelen 5-6 köpeğin onu da ısıracaklarını hissetmemişti. Onu da ısırdılar. İlk günden iki iğne, ardından üç dört gün daha hastaneye gidecekti, Allah korudu, köpek kuduz da olabilirdi…

Sağ bileği sarılı, sol ayağı morluklar içerisinde, yazmaya çalışıyordu.      Bitti ( Akşehir -2024)  

{ "vars": { "account": "G-5Z2CE4T8R8" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }