Önce insan, ödün vermez yapısıyla güzelin, güzelliğin yanında olan bir sanatçı. Kırk yılı aşkın süredir sürdürdüğü eğitimciliğini, ülkemize kazandırdığı nice değerle taçlandırmıştır. Vıcık vıcık arabeske bulanan toplumda, özgün yapıtlarıyla ünü ülkemizin sınırlarını aşmış bir sanat insanıdır.
Onu diğer sanatçılardan ayrı kılan popülizme karşı almış olduğu tavırdır. Yüzlerce çalışması ve tablosu kesinlikle gün ışığına çıkacaktır. Altının değerini anlayacak kuyumcular kesinlikle olacaktır. Bedri Karayağmurlar, hiçbir zaman işin kolayına kaçmamıştır. Yaratıcılığını alın teriyle birleştirip insanda hayranlık uyandıran yapıtlara koleksiyonunda yer vermiştir. Boyalarını alın teri, emek gücüyle seyreltmeyi bilmiştir. Yorulmadan, yüksünmeden, kimseyi rakip görmeden doğru bildiği yolda uzun maratona çıkmış bir atlet gibi ter akıtmıştır.
Karayağmurlar bir ressam, bir şair, bir öykü işçisidir. İşte resimlerini ölümsüz kılan da bu özelliklerinin fırçasının ucunda tuvale dökülmesidir.
Bir düşün insanıdır, ülke ve dünya sorunlarına gözünü kapamaz, sırtını dönmez, aksine sanatçı sorumluluğunda, sorunlar karşısında düşüncelerini siper yapacak nitelikte bir sanat insanıdır. Gerçek sanatçıya da yakışanı budur.
Bedri Karayağmurlar’ı üç beş satırda anlatmak okyanusu bir şişeye doldurmaya benzer. Sayabildiğimiz nitelikleriyle Bedri Karayağmurlar’ı gönül verdiği, severek kendi yaşam biçimi haline getirdiği resim dalında on yılın sanatçısı olarak değerlendirmekten onur duyduk…
Bedri Karayağmurlar’ı sen değerlendir, bir tanıtım yazısı yaz, denince bunları yazdım. Sunumda kullanılacağı için kısa yazacaktım. Güzel ağabeyimi bir iki satıra sığdırmak, koca bir denizi bir litrelik bir şişeye sığdırmaya benzer ki bu olanaksızdır. Ödül töreni için İstanbul’dan gelecekti. Uygun saate uçak bulamamış. Ödül töreninden iki saat sonra gelebildi. Bostanlı İskelesi’nin üstünde Altın Balık Restoran’da yemek var. Geç de olsa yemeğe yetişti. Ödülünü vermek gerek. Bir baktım lokantanın köşesinde İzmir Büyük Şehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu yemekteydi. Tanımaktan onur duyduğum güzel insanlardandır. Yanına gittim, durumu söyledim. Ne demek hocam, güzellik olur, dedi. Bedri Ağabeyi de tanıyordu. Böyle bir sanatçıyı kim tanımaz ki…
Bedri Karayağmurlar’ın ödülünü Belediye Başkanımız Aziz Kocaoğlu verdi. Bu hem bir şans hem de Bedri Ağabeye yakışan bir durumdu. Ödüller ve sanatçılar, birbiriyle çok bağlantılıdır aslında. Sanatçıyı motive eden başka ne var ki alacağı bir plaket, birkaç güzel cümle. Gerçek ödülü her zaman izleyiciler, okuyucular, kısacası toplum verir.
Hakkı Gümüştaş yıllardır sanatın, kültürün içinde. Yılmadan, yıkılmadan katkı koymak için elinden geleni yapıyor. On Yıl Ödülleri de onun sanata, sanatçıya bir vefasından başka bir şey değildir. Bu ödülü hak edenler kılı kırk yararak seçilir. İşin erbabı olan sanatçı, siyasetçi, bilim insanı, gazeteci, sporcu, çevrecisi oy birliğiyle seçilir. Çocukluğumuzdan beri ağabeyimiz olan Hakkı Gümüştaş, kesesinde olmasa da yüreğinden verir.
O gecede ödül vereceğim söylenmemişti. Müzik dalında ödül verecekmişim. Ödül alan da benim Türk Koleji’nden biricik öğrencim Renin Yükseler’di. Verdiğim en güzel ödüldü. Ben de Renin de nasıl mutlu olmuştuk. Çok sevdiğim öğrencime ödül vermek eğitimciliğimizin de en büyük ödülü oluyordu. Eğitimcinin en büyük ödülü yetiştirdiği öğrencileriydi. Renin de onlardan sadece biriydi…