Özellikle bebeklik ve çocukluk döneminde alt solunum yollarında oluşan enfeksiyonun en sık görülen sebebi olan RSV’nin, Kasım ve Mart ayları arasında daha sık görüldüğünü ve bebeklerin yüzde 50’sini etkilediğini belirten Dr. Demirel, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“RSV’nin belirtileri; ateş, burun akıntısı, hırıltılı solunum, halsizlik, nefes darlığı, karın ağrısı ve diğer gribal belirtilerdir. Virüs insandan insana temasla bulaşmaktadır. Öksürük ve hapşırma ile çıkan virüs damlacıklarının teması ile hava yolu ile bulaşabilir. Cansız nesnelerde birkaç saat canlı kalabilir. Virüsün 2 ila 8 gün kuluçka süresi ve hastalığı taşıyan bebeklerde 21 gün boyunca hastalığı bulaştırma riski bulunmaktadır.
Altı aydan küçük bebeklerde alt solunum enfeksiyonlarının yüzde 35 ila 50’sinin RSV virüsüne bağlı olarak geliştiği belirtilmektedir. Enfeksiyon sonrasında doğal bağışıklık gelişir ancak tekrarlama olasılığı vardır. Korunmak için eller sık sık ve bol suyla yıkanmalı, öksürük ve hapşırma anında ağız ve burun kapatılmalı, kalabalık ortamlarda maske takılmalı, temasın yoğun olduğu yüzeyler dezenfekte edilmeli ve çevresindekilerin bebekle olan fiziksel teması azaltılmalıdır.
RSV Tedavisi
RSV enfeksiyonu, viral bir enfeksiyon olması nedeniyle etkene yönelik bir antibiyotik değil, semptomatik tedavi gerektirir. Henüz aşısı bulunmayan RSV’nin tedavisinde; ağır durumlarda yatarak tedavi önerilebildiği gibi oksijen, nemlendirilmiş hava ve damarlardan sıvı takviyesine, daha da ilerlemesi durumunda ise solunum desteğine ihtiyaç duyulabilir. Nefes alıp vermenin kolaylaşması için serum fizyolojik ile bebeğin burnu temizlenebilir.”