Bir düş gibi, bir masal gibiydi yaşanan. Ben yaşadım mı babamla o güzel günleri, bir başkası mıydı babasıyla yaşayan ve anılarda kalan. Babamın yokluğunda dünya sanki yoktu. Ev boşalmış, dünya boşalmıştı, Odaları gezdim bir bir. Ondan bir ses ondan bir iz aradım. Artık babam yoktu. Annemi çok zaman odanın bir köşesinde ağlar bulurdum. Babanın yokluğu dünyanın yokluğu gibiydi. Dünyamız yıkılmış, dünyamız bitmişti; her şey değişmişti.

Babasızlığa, babanın yokluğuna bir türlü alışamadım. Sanki Cumhuriyet İlkokulu’nun kapısında bekleyecek, beni elimden tutup eve götürecekti. Ne bileyim işte karşı bakkaldan istediğim bir şey olup olmadığını soracaktı. Okulun köşe başında bekleyecek gibi düşünürdüm. Sonra çarşıda bir kitapçıya, mahallenin bakkalına da beni götürmüş, “benim oğlum, istediği ne varsa verin!” diye tembihlemişti.

Sonra hiç kimsenin kalbini kırmadığını, hiçbir zaman ağzından bir kötü söz çıktığını duymamıştım. Sadece benim, ailemizin sevdiği değil, Akşehir’in Akşehirli’nin Sodacı Kadir Abisiydi. Hiç yalan söylemezdi, çok dürüsttü. Yalan nedir bilmeyen, özü sözü bir kişilikti. Akşehir’in tanınan ve sevilen Sodacı Kadir Ağabeyiydi. Albümlerde soluk resimlerde kaldı. Sanki çok çok uzun bir yolculuğa çıkmıştı, ya da istasyona postaya gitmişti. Bir anısında anlattığı Türkiye’nin tanıdığı bir şarkıcıyı bir sinema artistini istasyondan trenden Engilli’ye getirecekti. Ya da postaya gitmişti,

Zaman uçup geçiyor,  bugün babalar gününde babam sanki gelecekmiş gibi sanki ölmemiş gibi geldi bana. On dört yıllık yokluğunda sanırım kapıyı açıp gelecekmiş gibi  “Oğlum ne kadar da büyümüşsün!” Diyerek, kapıyı açıp gelecek gibi geldi bana,

Ne çok özledim babamı. Biz evlatları olarak babamızı çok sevdik, ondan razıydık, Allah’ım sen de babamdan, babamızdan razı ol! Babamı cennetinde ağırla Allah’ım. Canım babam nurlarda yat! Babalar günün kutlu olsun!

Editör: Pervasız Web