Tarık Buğra edebiyatın hikâye, roman, tiyatro ve deneme türlerinde pek çok eser verdi. Akşehirli yazar eserlerinde Akşehir’den Akşehir’in insanından esinlenerek, edebiyat yolunda yürüyerek eserlerini geniş kitlelere ulaştırdı. 1936 yılında Konya Lisesi’nden mezun oldu, sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kaydını yaptırmış, 2 yıl sonra Hukuk Fakültesine geçmiş, oradan da Edebiyat Fakültesi’nde okumaya başlamıştır. Mezuniyet tezini vermeden buradan da ayrılmıştır.

Gazetecilik hayatına ise babasıyla beraber çıkardığı Akşehir’de çıkarttığı Nasrettin Hoca ile başladı. (1949-1952) Milliyet, Vatan, Yeni İstanbul, Haber ve Tercüman gazetelerinde ve Yol dergisinde sanat sayfalarını düzenledi, fıkralar da yazdı. Yazı işleri müdürlükleri yaptı. Eserlerinde toplumsal çatışmaları psikolojik açılardan gören yazar, sanatın gerçekliğini toplum gerçekliğinin karşısına çıkarmıştır.

Roman ve hikâyelerinde toplumumuzun tarihini işledi, Ortak değer yargılarını, sorunlarını işleyen yazar sanatın insanı yüceltmesi gerektiğini düşüncelerinde yazılarında yer verdi,

Yazarın adını duyuran romanı, Kurtuluş Savaşı’nı yaşayan Anadolu halkının yaşamını ele aldığı  Küçük Ağa romanıdır.

Tarık Buğra-Roman, öykü, tiyatro, fıkra ve gezi türlerinde eser vermiştir.

Yine önemli eserlerinden Osmancık’a Osman Bey’in Osman Gazı olarak tarih sahnesine çıkışı, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu anlatmıştır

Eserleri: Roman: Küçük Ağa, Osmancık, Küçük Ağa Ankara’da,  Siyah Kehribar, İbiş’in Rüyası, Firavun İmanı, Dönemeçte, Yağmur Beklerken, Gençliğimin Eyvah, Yalnızlar

Hikâye: Oğlumuz, Yarın Diye Bir Şey Yoktur, Hikâyeler, İki Uyku ArasındaTiyatro: Ayakta Durmak İstiyorum, Akümülatörlü Radyo, Sahibini Arayan Madalya, Yüzlerce Çiçek Birden Açtı

Gezi: Gagaringrad (Moskova Notları)

Fıkra-Deneme: Düşman Kazanmak Sanatı, Politika Dışı, Gençlik Türküsü’dür

Bir hemşerisi olup, 2007 yılında Akşehir Belediyesi tarafından HİKÂYELER “TARIK BUĞRA ANISINA” düzenlenen yarışmada 2 hikâyemin bu anı kitabına girmesinden dolayı büyük bir gurur ve onur taşıdığımı söyleyebilirim.

Kendisiyle tanışamadığım fakat eserleri ile tanıştığım, pek çok kitabını okuduğum 26 Şubat 1994 ‘te vefat eden hemşerimiz yazar Tarık BUĞRA’yı vefatının 31. Yıldönümünde rahmetle ve saygıyla anıyorum.