08.07.2024 tarihinde “Süheyl Ünver’in Gözünden Akşehir” adlı güzel ve faydalı bulduğum sunumunun bitiminde, Kültür Merkezimizin önünde, dört Pervasız yazarı bir anda bir araya gelince anı ölümsüzleştirmek adına, genç kardeşlerimizden birisine yakışıklı bir fotoğrafımızı çekmesini rica ettim.
12.07.2024 tarihinde de Pervasız da bu fotoğraftan yola çıkılarak yapılan haberi görünce, kafamda uyandırdığı ilk çağrışım, “Akşehir’in Fikir İşçileri” üzerine bir yazı yazmalısın oldu. Doğal olarak da aklıma gelen ilk cümleler, okumakta olduğunuz yazının başlığını oluşturdu.
Aslına bakılırsa bir önceki yazımda tanıştığımı söylediğim hemen tüm insanlar, tıpkı Pervasız yazarları gibi Akşehirimize eserleri ile, eylemleri ile “fikir işçiliği” yapan kişilerdir.
Bizim bu topluluğumuz; her daim kalbi Akşehir için atan, şehrinin insanının hikâyelerini/ öykülerini/yaşanmışlıklarını, birebir onların içinde yaşayan/gözleyen ve onların içinden çıkarak; şiire/öyküye/romana/şarkıya/senaryoya/belgesel filme/sinema filmine/tiyatro oyununa/kitaba/fotoğrafa/resme/heykele/bilimsel makaleye/gazete köşe yazısına dönüştüren bir güzel topluluktur.
Bunların içinde Tarık Buğra gibi, Ahmet Çuhacı gibi, Şehabettin Genç gibi bir çok ülke çapında tanınan değerimiz olduğu gibi Akşehir dışında pek fazla tanınmayan, tamamen amatör ruhla çalışan, didinen, enerjisini, gönlünü, zamanını ortaya koyan ve hatta gerektiğinde maddi şartlarını zorlayarak cebinden destek veren büyük bir gönüllü ordusu var. Onlar ki bila bedel, yılların yılı bu uğraşı içine girer ve şehirlerinin kültür hayatına karşılıksız katkı sunarlar. En çarpıcı örneklerinden birisi, tam 16 ayrı yılda temsili Nasreddin Hocalık yapan, yanı sıra yapmış olduğu diğer faaliyetleri ile Akşehir’in kültür hayatına son derece pozitif katkılar sunan ve bu yıl “Altın Eşek” ödülü ile taltif edilen Erdoğan Özbakır hocamızdır.
Ben bu köşeden bu değerlerimiz hakkında zaman zaman yazılar yazıyorum, bundan sonrada yazmaya devam edeceğim. Hatta özellikle onların sağlığı ve vakti elverdiği sürece, görsel/videolar aracılığıyla da onları, sizlerin karşısına sesleri/görüntüleri/yaşanmış hayat hikâyeleri ile çıkarmaya gayret göstereceğim. Akşehirimiz için bu görsel hafızanın da son derece önem arz ettiğini düşünüyorum. Zira hiçbirimiz bu dünyada kalıcı değiliz. Hepimiz faniyiz. Ve hayatın akışı gereği, “bugün varız yarın yokuz”. O halde tıpkı bizden önceki nesillerin bizlere bıraktığı görseller gibi bizlerde çağın gerekleri doğrultusunda max. kayıt kalitesine sahip araçlarla, gelecek nesillere, bir önceki neslin deneyim ve yaşanmışlıklarından yararlanmalarını sağlayacak görsel kayıtlar bırakmalıyız.
Şenlik devam ederken yukarıda da adı geçen üstadlardan; Erdoğan Özbakır, Şehabettin Genç ve Savaş Ünlü hocalarımızın ayrı ayrı ve birlikte çekimlerine başladık. Bunlardan üç adet görsel/videoyu kurgusu biter bitmez haftaya sizlerle buluşturmak istiyoruz. Böylece bu görsel/videolar sayesinde, Akşehirimizin bugün itibarıyla yaşayan kültür varlıklarına(insan hazinesi) dair görsel bir hafıza oluşturma çalışmasına başlamış oluyoruz. İlerleyen dönemde elbette bu kayıtlar, adı geçen şahıslar için yapılacak belgesellerin altlığını oluşturacaktır. Temelini attığımız/yapmaya çalıştığımız bu çalışmanın, uzantısı/nihayeti olacak olan belgeseller, tıpkı Ahmet Çuhacı anması öncesi gösterimi yapılan, Semih Taytak üstadımızın, 1996 yapımı “Arasta” belgeseli gibi muhtemeldir ki gelecek senelerde şenlik kapsamında gösterim fırsatı bulacaktır. Konuyla ilgili olarak çalışmalarımız ilerledikçe, Akşehir Belediyemizin ve elbetteki başkanımızın desteklerine ihtiyaç duyacağımız aşikârdır.
Sonuç: Bu köşeden daha önce yazmış olduğum yazılarda da değindiğim üzere, kıymetli “Fikir İşçileri” mize Akşehir olarak hak ettikleri ihtimamı göstermeli ve henüz yaşarlarken Akşehirimize kattıkları değerlerden dolayı, taltif etmeyi unutmamalıyız.