Akşehir’de yaşamış din alimleri hakkında bilgi veren kaynaklar, Şeyh Cemaleddin ile Ahi Cemaleddin’in hayat hikayelerini birbirine karıştırmıştır. Oysaki Ahi Cemaleddin Selçuklu devrinde, Şeyh Cemaleddin ise Kanuni Sultan Süleyman zamanında yaşamıştır.
Şeyh Cemaleddin, Konya Ereğli’de doğmuştur. Konya Ereğli'sinde doğduğu halde Akşehirli diye şöhret bulması, öyle anlaşılıyor ki, faaliyetini bu muhitte sürdürmüş olması sebebiyledir. Babası Çelebi Halife ismi ile şöhret bulan Muhammed Cemâleddîn Efendi soyundan idi. Çelebi Halife ise Cemaleddin Aksarayi'nin soyundan gelmektedir. Şeyh Cemaleddin Efendi önce ilim yolunda ilerlemiş, bunun için İstanbul’a giderek Şeyhülislam Zenbilli Ali Efendi'nin asistanı olmuştu. Bu arada sıkça Halveti tarikatının Sünbiliye kolunu kuran Sünbül Sinan Efendi'nin meclislerine devam ediyordu. Sonunda Şeyh Cemaleddin, Şeyh Sünbül'e intisap etti (bağlandı). Lemezat eserinin yazarı, Koca Mustafa Paşa Dergâhında Sünbül Efendi'nin naibi (vekili) olarak, Akşehirli Şeyh Cemaleddin Efendi'yi gösteriyor. Gerekli eğitimini tamamladıktan ve bir dönem naiplik yaptıktan sonra icazet verilerek irşad için Akşehir'e görevlendirilmiş idi.
Akşehir’e gelen Şeyh Cemaleddin, Nakkaş Mahallesine günümüzdeki adıyla Çay mahallesine yerleşti. Orada bir zaviye kurarak eğitim faaliyetini sürdürdü. Zaviye binasının yapımı esnasında zuhura gelen bir kerameti sebebiyle ustalar ve işçiler kendisine intisap ettiler. Hatta içlerinde Hıristiyan olan bazı ustabaşıları bile Müslüman olarak şeyhin müridi olmuşlardı. Bununla birlikte onun pek fazla müride sahip olmadığı, daha ziyade, halktan uzak durup telif ve tasnifle meşgul olduğu rivayet edilmektedir. Günahtan korunmak ve daha iyi ibadet etmek için ıssız yerlerde yaşamayı tercih etmek anlamında bir tasavvuf terimi‛ olan halvet kelimesine dayanan Halvetilik, Ömer el-Halveti'ye (ö. 800/1398) nisbet edilmekte olup İslam dünyasının en yaygın tarikatı olarak kabul edilmektedir.
Akşehir Nakkaş mahallesinde yaşayan ve Halveti tarikatının Akşehir’deki kurucusu olan Şeyh Cemaleddin hakkında kaynaklarda pek fazla bilgi yoktur. Tosyavl'ye göre “Şeyh Cemaladdin-i Akşehrl, Akşehir'de bir mescit ve bunun bitişiğinde üzeri çatılı bir zaviye inşa edip buraya zengin vakıflar tahsis etmiştir” şeklinde bilgi vermektedir. Ancak vakıf kayıtlarında bu vakfa rastlanmamaktadır.
1931 yılında Mustafa Cavit’in yazdığı eserde Şeyh Cemaleddin’in 1536 yılında Akşehir’de vefat ettiğini belirtiyor. Kabri ise Nakkaş Mahallesinde çay kenarındaki ufak bir mezarlığın içindedir. Bu yıllarda Akşehir’de mescidi hala varlığını sürdürüyordu. Ne yazık ki ne zaviyesi ne mescidi günümüze kadar gelememiştir.