Yunus Emre şiirinde;
“Erenlerin nazarı toprağı gevher eyler
Erenler kademinde, toprak olasım gelir” dediği gibi Akşehir toprağı evliyaların bakışlarıyla bir mücevhere dönmüş, erenlerin ayakaltında toprak olası geliyor. İşte bu erenlerden biri de Gevher İmre’dir. Adına Akşehir’de bir mescit ve türbe yapılan ermiş olduğuna inanılan bir kişidir.

Fatih devrinde yani 1476 yılında yapılan vakıf kayıtlarında mescidinin var olması onun bu devirden önce yaşadığını gösterir. Selçuklu döneminde ya da Beylikler döneminde yaşayan Gevher İmre hakkında bilgi kaynakları çok azdır. Mustafa Cavit: “ Gevher Emre, evliyadan bilinir bir zat ise de vefat tarihi ve tercüme-i hali meçhuldür.” diyerek vefat tarihinin ve hayat hikayesinin bilinmediğini yazmaktadır. Şair Haki ise Akşehir Medhiyesinde: “Veliler içre “Gevher İmre” mahaldir olsa yek dane” şekline yazmaktadır. Burada şair “Gevher İmre ihtimaldir ki evliyalar içinde eşsizdir” demektedir.

Vakıf kayıtlarına göre inceleyecek olursak:
Gevher İmre Mescidi Vakfı, Fatih devre kayıtlarında “vakf-ı İki kapı Mescidi” yani İki Kapı Mahallesinde olduğu için bu adla kayıt edilmiştir. 1483 yılı kayıtlarında ise yine “İki Kapı Mescidi Vakfı” şeklindedir. II. Beyazıt devri kayıtlarında “vakfı mescid-i İki kapı nam diğer Kürd Ahmet der tasarruf Pîr bin Hamza” şeklindedir. Burada bu kişinin Kürd olduğu belirtilerek gerçek adının Ahmet olduğu ortaya konulmaktadır. III. Murat Devri kayıtlarında “vakf-ı Gevher Imre Mescid”i ismi geçmektedir. 1530 tarihli defterde Akşehir merkezinde İki Kapu mescidi veya Kürd Emre Mescidi şeklinde kayıtlıdır. 1535 yılında yapıldığı kabul edilen Vakıf kaydına ise “Vakf-ı Mescid-i Kürd Emre, der-mahalle-i İki-kapu, ber-mûceb-i hüccet-i kadı” burada da İki Kapu Mahallesinde Kürd Emre Mescidi Vakfı şeklindedir.

Bütün bu kayıtlar göstermektedir ki Kürdlerden olan Gevher İmre’nin gerçek adı Ahmet’tir. Mücevher, değerli bir obje anlamına gelen Gevher onun gerçek değerini ortaya koymak için verilmiş bir addır. Emre veya İmre ise eski Türkçe’ de şiirler söyleyen âşık anlamına gelmektedir. Örneğin Yunus Emre gibi, nitekim İ. Hakkı Konyalı, Akşehir tarihinde “Yunus İmre ve Gevher İmre haklarında elde ettiğimiz yeni vesikalara dayanarak yakında yayınlayacağımız eserde geniş malumat vereceğiz” şeklinde bilgi veriyor. Bu da Gevher İmre’nin şair olma ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Yunus Emre’de şiirlerinde “Gevher”i sık sık kullanmıştır. İşte böyle bir şiiri:

HAK BİR GEVHER YARATTI
Hak bir gevher yarattı kendinin kudretinden,
Nazar kıldı gevhere, eridi heybetinden.

Yedi kat yer yarattı o gevherin tozundan,
Yedi kat gök yarattı o gevherin buğundan.

Yedi deniz yarattı o gevher damlasından,
Dağları muhkem kıldı o deniz köpüğünden.

Muhammed'i yarattı mahlukat şefkatinden,
Hem Ali'yi yarattı müminlere fazlından.

Kayıp işi kim bilir meğer Kuran ilminden,
Yunus içti esridi o gevher denizinden.