Türklerin Anadolu’ya gelişlerinden itibaren hem dinsel önder olan hem de asker olarak savaşan alperenleri vardı. Bunlardan bir de Akşehir’de açık türbesi bulunan Şeyh Battal’dır. Şeyh Battal hakkında bilgi veren tarihi kaynaklar çok azdır. Bu kaynaklara göre Şeyh Battal, bir Türkmen aşireti olan Bahadırlı aşiretindendir. Babası “kahraman” anlamına gelen ve Akşehir çevresinde çok tanınan Battal Gazi’den etkilenerek adını Battal koydu. Gençken oldukça iri yapılı birisiydi. Selçuklu son dönemlerinde ya da Osmanlı’nın erken dönemlerinde yaşadığı düşünülse de hangi tarihler arasında yaşadığı kesinlik kazanmamıştır.
Şeyh Battal hakkında bilgi veren Doktor Nazım’a göre: “Çatır Patır Sultan veyahut Şeyh Battal ‘’Şatır Bahadır’’ türbesi olup Kızılca mahallesinde meydan üzerinde metfundur.” demektedir. Burada anlaşılacağı gibi ‘’Şatır Bahadır’’ kelimesi zamanla halk dilinde “Çatır Patır” a dönüşmüştür. Şatır, Osmanlı döneminde, tören ve alaylarda padişahın, vezirin yanında yürüyen görevli idi. Şeyh Battal aldığı eğitim sayesinde yöneticilere yakın olabilecek konumlara gelmiş, olağandan iri vücudu nedeniyle süslü elbiselerle yöneticilerin yanında törenlerde ve savaşa giderken yer almıştı. Savaşlarda gücü ve yılmazlığıyla üstünlük kazanan ve yiğitlik gösteren Şeyh Battal’a “Bahadır” adı konmuştu. Böylece Şeyh Battal, ‘’Şatır Bahadır’’ olarak anılmaya başlamıştı.
Şeyh Battal, dini eğitimini alarak aşamalar geçip bir tarikatta en yüksek aşamaya ulaşmış ve tarikat büyüğü olarak Şeyh unvanını kazanmıştı. Yaşının ilerlemesi ile Akşehir’de Top Yeri altındaki makamında inzivaya çekilmişti. Şair Haki, Akşehir Medhiyesi’nde:
“Bugün gör Şeyh Battâl’ı edinmiş dağ dibin mesken
Çekip el cümleden olmuş hakâyık sırrına mahzen
Açılsın bâğ-ı cennetten mezarına nice revzen”
Şair bu şiirinde Şeyh Battal’ı ziyaret ettiğinde Sultandağı kenarına yerleşmiş olduğunu görürsün. İşlerden el çekmiş, toplumdan uzaklaşmış, yani tarikat hayatının bir safhası olan inzivaya çekilmiş ve çile çıkartmıştır. O çile hanesinde gerçeklerin sırlarını öğrenmiş, ermiş kişilere katılmıştı. Şair son mısrada ona dua ederek mezarından cennet bağlarına pencereler açılmasını istemektedir. Burada Şeyh Battal yatırının bulunduğu yerin dağa doğru olan tarafında üzüm bağlarının olduğu vurgusu vardır.
1934 yılında Akşehir’i yazan Mustafa Cavit, Şeyh Battal hakkında şunları yazmaktadır: “Şeyh Battal, Top yeri mevkiinin alt tarafında ve dağ eteğinin çay kenarında metfundur. Bu mevkie (Cihar yatır) ve galat olarak (Çatır patır)dedikleri gibi merhumu da bu nam ile yad ederler. Tercüme-i hali meçhuldür. Cesedinin kabri içerisinde çürümediğini, kabrini tamiri sırasında görenler rivayet ederler. Hâlihazırda harap bir mezar halinde ve üzerinde musalla taşı şeklinde büyük bir mermer vardır.”
Burada yazar, Şeyh Battal’ın mezarının yerini bildiriyor. Bu mevkiinin aleni, açık yatır olarak bilindiğini ve hatalı olarak buraya “Çatır Patır” dediklerini bildiriyor. Hayat hikâyesinin bilinmediğini ancak mezarını tamir sırasında kabir içerisinde çürümediğini söyleyenlerin var olduğunu yazmaktadır. Mustafa Cavit, 1934 yılında mezarın yıkık vaziyette olduğunu ve üzerinde bir büyük mermer olduğunu not ediyor.
Anadolu’nun Türk ve Müslüman yurdu olması için emek ve can veren pek çok alperenlerden biri de Akşehir topraklarında yatan Şeyh Battal’dır.
Kaynaklar: 1-Şair Haki, Akşehir Medhiyesi, İbrahim Hakkı Konyalı, Nasreddin Hocanın şehri Akşehir: Tarihi-turistik kılavuz
2-Mustafa Cavit Akşehir - kitabeleri ve tetkikat: Akşehir’de gömülü ünlü insanlar