Yarenler Pazarı bir mahalle pazarıdır. Mahalle pazarı ise haftanın bir veya iki günü sebze ve meyve satılan pazarı, üreticiler ve Pazar esnafı tarafından tüketicilere satış yapılan açık ve kapalı pazar alanı. Yarenler pazarı kapalı bir pazar alanı. Sadece pazar günleri açık.

Pazarlar kimin sorumluluğunda bunu da yazalım. Belediye Yasası’nda belediyelerin vazifeleri bölümünde madde 15’in içerisinde 11, 23, 42 fıkralarında hüküm vardır. Şimdi bu konuya da girersek işgal edeceklere izin vermek haksız işgal, menetmek yetkilerinin de belediyelerde olduğu konusuna filan girmek gerekir ki… uzun bir konu olur. Yarenler Pazarı’nda bu hafta bir alışveriş yapalım, çevresinde bir gezinelim istedim.

İnsan otuz yıla yakın diyeyim hukuk içerisinde olunca kimisi resme, kimi müziğe, kimi de benim gibi edebiyata, şiire, kimi de bağa, bahçeye, kimi de kahve köşelerine sarıyor kendini,  tabi başka konulara da ilgi ve alaka gösterenler vardır; bilemem orasını.

Bugün günlerden Pazar, alış veriş günü.

Her Yarenler Mahalleli gibi pazara doğru yol alıyoruz. Minibüs durağını geçince o ne kalabalık. Mahalle pazara akın etmiş. Biraz ilerleyince pazarın yanında sanırım bir ana okulu yapılıyor, burası duvarlarla çevrilmiş, güzel bir okul olacak. Geçiyorum. Sağlı sollu arabalar var. İlerde bahçeler ev olmuş, yeni yapılanlar da var. Yavaşça yol alıyorum. Arabayı koyacağım bir yer yok. Pazarın çevresinde dönüyorum. Yukarılarda bir yere aracımı koydum. Gaz azalmış, benzin öylesine. Öyle uzak uzak bir yerlere gidip geldiğimiz de yok. Evden işe, işten eve. Ev ve iş arası mesafe 15 dakika. İki haftaya kalmıyor gaz da benzin de bitiyor. Tabii kısa mesafe olunca akü de. Neyse, iki haftada 400,00 TL benzin bir o kadar 400,0 TL gaz parası veriyorum. Biniyoruz, olacak artık!

Yollar da köpeklerden güvenli değil! Geçen günlerde karda bir yürüyeyim dedim, köpek ısırdı. Öyle işte…

Makaleyi yazıyorum. Allah sizi inandırsın, beşe yakın köpek yoldaki arabaya sarmışlar. “Havvv! Havvv! Havvv!”

Pencereden bakıyorum.

-Giden arabadan ne istersiniz? Diyorum, kendi kendime.  Köpeklere güven mi olur. “Köpek işte!”

Yoldan geçen insanları düşünemiyorum bile. Yazı yazarken kalktım köpeklere bakıyorum, Yürürken köpek diş izlerinden ayağım hala acıyor, ilk gün kuduz ve tetanos iğnesi yaptırdım. Sonra bir kez daha kuduz iğnesi, sonra kalan iki iğneye daha Devlet Hastanesi’ne gideceğim…

Ya bana saldıran köpekler de beni altlarına alsalar, parçalasalardı.  Bir verdiğimiz karşı gelmiş. Allah çoluğumuza çocuğumuza bağışlamış.

Hayvan hakları var ya! Hayvanlar haklı (!) 

Neyse, pazara zabıtanın olduğu bölümden giriyorum.

Geçmiş olsun temennisinde bulunan bulunana! Sağ olsunlar var olsunlar. Geçmiş olsun dileklerinde bulunan, gazeteye mesaj gönderen, telefonla Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden, hatta yurt dışından arayanlardan da Allah razı olsun. Allah kimsenin başına vermesin! Amin!

Neyse, pazarın kapısından giriyorum, iki kilo havuç: 30 TL. İlerden 1 kilo mantar: 40 TL,  Hamsi alacağım, bakıyorum bu hafta gelenler daha küçükler, dört tane levrek: 425 TL,  Bir kilo ıspanak: 30 TL, İki kilo soğan, bu hafta kilosu 10 TL’den iki kilo: 20 TL, İki kilo patates: 20 TL.  Dört kilo portakal: 50 TL. Bir kilo pırasa: 25 TL. İki kilo elma: 60 TL. Sonra kıyma alınacak, bir kilo: 500TL. Aracıma biniyorum, en yakın petrolden 400 TL benzin, 400 TL gaz alacağım, cüzdana bakıyorum, iyi param var.

Benzini ve gazı da alıp eve en yakın markete giriyorum. Marketten de eve gideceğim; artık ne kadar harcama yaptım evde hesaplarım. (Akşehir-2024)